ANASAYFA GÜNDEMSİYASETMANŞET HABEREKONOMİSPORRÖPORTAJLAR YAZARLAR KURULUŞ KÜNYE İLETİŞİM

10.10.2024

KANUN UYGULAMALARINDAKİ TUTARSIZLIKLAR

Şüphesiz hukuka dair her şeyi bilmek mümkün değil. Bunlar,
araştırma konusu ancak bazı olaylar, bazı insanların
uyanmasına sebep olurken bazılarının da içinin sızlamasına
sebep oluyor. Körpecik polis memuru Şeyda Yılmaz'ın
kurşunlanarak katli, akıllardan çıkmış değil.
Polisin yetkisi, behemehal kanunla belirlenmiştir. Buna uygun
görev ve sorumluluğunu ifa etmektedir. Adliye -polis
münasebetlerindeki uygunsuzluk, polisin görev
savsaklamasına sebep olmuyor. Polis, yine de canla başla
vazifesini ifa ediyor. Buna rağmen, “Ön kapıdan alınıp arka
kapından salınıvermek.” kavramını çocuklar bile öğrenmiş
durumda. Buna, asla meydan verilmemeli.
Motosiklet hırsızlığından yakalanan 19 yaşındaki Yunus Emre
Geçti'nin, 26 suç kaydının bulunmasına rağmen, serbest
bırakılmasına mâni bir kanun hükmü mü yok da dışarıda
geziyor. En son işlediği suçtan da olsa mahkumiyeti ve hapiste
oluşu, bu elim, ölüm ve yaralamalara sebep olmazdı. Suç
işleyen kişilerin kravatlı huzura çıkması, olgunluklarının
ispatına mı sebep oluyor. Ziya Gökalp'e müstenit bir söz
aklıma geliyor. Mealen” Avrupa'da it kopuk takımı, cahillerden
oluşurken neden bizde okumuşlardan oluşmaktadır.?” Bu da
gösteriyor ki celseye “adam gibi gelmek” ceza takdirinin
değişmesine mahal vermemeli. Elbette hâkimin takdiren rey
hakkı muhteremdir ama istismara vesile olmamasına da
dikkat etmek gerekir. Hâkimlerin değeri muhakkak ki
cübbelerinden daha fazla olmalı.
‘26 adet suç kaydı mevcut bu “Çocuk demek, sevecenlik olur.”
mücrimin hapsedilmemesi çok dikkate değer bir konudur.
Suçlarının oluştuğunun kaydedildiği dosyaların tahkik edilip
yeniden değerlendirilerek “millet adına “diyerek karar
verenlerin hakkında çalışma yapılıp bir sonuca varılmalıdır.
Cezanın aslı ve amacı caydırıcılıktır. Bu hüküm gözden ırak
tutulmamalıdır. İbn-i Fadlan seyahatnamesinin anlattığına
göre seyahatnamede, İlk Müslüman Türk devleti kabul edilen
idil Bulgarları ile ilgili dikkati çeken konulardan biri de Bulgar
Türklerinde cezalandırma derecesinin şiddetinin caydırıcılık
özelliğine sahip olmasıdır. Meselâ: Zina suçu işleyen erkeğe de
kadına da aynı ceza (baştan aşağı simetrik biçimde ikiye
ayırma) uygulanırdı. Hırsızlık suçunun da cezası bundan başka
bir uygulama değildi. Bu topluluk, denizde, gölde, açıkçası su
birikmiş her yerde kadın -erkek, suya üryan girerlerdi. Zinanın
cezası belliydi. Buna göre suç işlemek nasıl mümkün olsun?
Bizde işlenen suçların cezası, kanunun vaz ettiği hükme uygun
olsa kesinlikle suça teşebbüs azalacaktır. İşlenen suçun cezası,
suçluya takdir edilmeyince, sonuca ister istemez toplum
katlanıyor. Şehit polis Şeyda Yılmaz'ın katli, ailesinin içini
yakıyor, toplumun da psikolojisini tahrip ediyor. Herkesin
üzülmesi Şeydaları geri getirmiyor.
Gençliğimde, hocalarımızdan “Kısasta hayat vardır.” Âyetini
öğrendiğimde, konuyla ilgilendim.” Kısas, öldürme demekse
varlığında nasıl hayat olur?” sorusuna cevap aradım. Bir
müfessirin konuyla ilgili tefsirini okuduktan sonra tamamen
itminan buldum.
Şöyle ki kısas, bir suçlunun işlediği suçun cinsine göre aynı işin
kendine uygulanması. Birini öldürdü ise kendinin de aynı
biçimde öldürülmesidir. Kendinin, neticede öldürüleceğini
bilen biri, birini öldürür mü? Öldürmez. 1. Şık, niyet etti ama
öldürmedi. Öldürmeye niyet etiği kişi yaşıyor. 2. Şık, katil
olmadığından, kendi de yaşıyor. Neticede iki ölü yerine iki
hayat devam ediyor.
İşte böylece cezalar caydırıcı değilse teşvik edici oluyor.
Buraya dikkat etmek lazımdır.
Çağdaş hukukta, çağımızın icaplarından sayılan en mühim
değer insana verilen değerdir fakat çarpık uygulamaların
sonucunda mağdurlar daha çok suçsuzlardan meydana
geliyor. Suçlular ise arka kapıdan suç üretmek için salınıyor.
Bu, toplumun kanaati. Ah vah eden suçsuzların ve de
mağdurların teskin edilmesi, hâkimlerin, kanunlara uygun
karar vermelerinden geçecek. Hiçbir hâkim, savunmasının
etkili olmasından yola çıkarak savunulan suçluların serbest
kalmasını sağlayamayacağı gibi sebep de olamamalıdır. Genç
polis Şeyda'mıza üzülmek, onu geri getirmiyor. Kanunlarımız,
kanun koyucuların zamanındaki olaylara uygun, güncel değilse
hemen güncellenmelidir. Adalet, anlamını yitirirse toplumsal
mutabakattaki bağlar hainlerin mantalitesine uygun çözülür.
Karışıklıklar ve anarşizm doğar. Toplumumuzun düzeninin
sağlanıp muhafazasında, başta idare, maarif, adliye, polisiye,
aile tamamen sorumludur. Herkes, kendi vazifesini, aldığı
maaşın helal olması için inanarak yapmalıdır.
Şakir Albayrak, 09.10.2024, 20.49, Çekmeköy

Bu yazı 12 defa okundu.


Yorumlar


Ad Soyad E-Mail
GÜNDEMSİYASETMANŞET HABEREKONOMİSPORRÖPORTAJLAR YAZARLAR ARŞİV

KONUMUMUZ

Altıeylül / Balıkesir

ADRES

Altıeylül Mah. Çiğdem Sok. İnaler İş Mrk.No: 8 1/1 Altıeylül / Balıkesir
MND Ajans
©2020 | Tüm Hakları Saklıdır
MND Ajans