11.06.2020
ZOR ZAMANLAR
Korona salgın günleri, üçüncü ayı da doldurdu. 65 yaş üstü ve
18 yaş altı insanlarımız üç aydır hapis hayatı yaşıyorlar.
Sanayi durma noktasında, esnaf dükkan açamıyor. Açsa da
müşteri gelmiyor. Ancak zorunlu ihtiyaçlar alınıyor.
Ya çalışamayanlar, işinden çıkarılanlar, işsizler, geçim sıkıntısı
çekenler, evine ekmek götüremeyenler asıl zorluk onlardadır. En
çok yardıma ihtiyacı olan bu guruptakilerdir.
Salgının yarattığı hastalığa yakalananlar şifa beklemektedir.
Pek çok kişi sağlığına yeniden kavuştu. Bu mutluluk verici,
sevindirici bir durumdur. Allah rahmet eylesin pek çok insanımız
yaşamını yitirdi. Pandemi nitelikli bu salgın tüm dünya
uluslarının başına bela oldu. Gelişmiş, zengin, üreten ülkelerde
bizdeki kadar sıkıntı olmadığı kanısındayım.
Tarımsal faaliyetler olması gerektiği gibi iyi gidiyor mu?
Önümüzdeki zamanlarda gıda temininde sıkıntı yaşanır mı?
Öğrenciler yarım ders yılını kaybettiler, bunun telafisi mümkün mü, yapılabilir mi?
İşyerleri tam kapasite faaliyete başlayabilirler mi? Çalışanlar yeniden eski işlerine başlayabilecekler mi? Sanayi üretimi, ticari faaliyetler önceki zamanlardaki seviyesine ulaşabilir mi? Zor zamanların yanıt bekleyen zor soruları bunlar.
****
Nasıl yazayım lüzumsuz ve seviyesiz siyasi tartışmalarınızı,
Nasıl yazayım halkın seçtiği temsilcilerinin görevlerine son verilmesini,
Nasıl yazayım katillerin, hırsızların, mafya liderlerinin affedildiği ortamda gazeteci, yazar ve düşünürlerin tutuklanmasını,
Nasıl yazayım adaletin yok edilişini, en önemlisinin de bu olduğunu bile bile,
Nasıl yazayım demokrasimizin git gide gerilemesini,
Nasıl yazayım dinci faşizm tehlikesini,
Nasıl yazayım Cumhuriyetin kuruluşundaki temel anlayışına
yapılan saldırıları, Atatürk'ü, İnönü'yü aşağılama girişimlerini,
Nasıl yazayım on sekiz yıldır iktidarda olanların, ekmek kapısı
olabilecek tek bir fabrika yapmadıklarını. Karma ekonomi anlayışını tamamen terk ettiklerini,
****
Bütün bunlar ve daha başka konular ayrı bir yazı konusu,
ancak bugün acil sorun sağlığımızı koruyabilmek, yaşama tutunabilmektir. Sonra da halkın büyük çoğunluğu; evinin,
eşinin, çocuklarının zorunlu ihtiyaçlarını karşılayabilmek telaşıdır. Yoksa sizin siyasi çıkar amaçlı kavgalarınız, ulu orta söylenen
çirkin sözleriniz, yalanlarınız halkın umurunda değildir.
Günü geldiğinde, halkımız neyi yapıp neyi yapmadığınızın değerlendirmesini yapacaktır. Hem de yapmalıdır.
İçinde bulunduğumuz zor zamanlarda, gönlümüz isterdi ki, toplumsal dayanışma sağlansın. Devletimiz, belediyelerimiz ve vatandaşlarımız
en muhtaç durumdaki insanlarımıza yardımcıolsun. Siyasi kakışma nedeniyle kimse aç açık bırakılmasın. En yakınımızdaki komşu ve akrabalarımızdan
yardıma muhtaç olanlara yardımcı olmalıyız.
Üç ay sonra normale dönme talepleri ve girişimleri başladı ise de salgın tehlikesi hala sürüyor. Önlemleri unutmadan ve dikkatli yaşamalıyız.
Biz böyle zamanlarda sosyal devletin lüzumuna inanan birisiyim. Sosyal devlet aç açık bırakmayan devlettir. Sosyal devlet ilkesi anayasamızın kuralıdır.
Azgın kapitalizmin uygulandığı ülkelerdeki evsiz-barksız, aç-açık, sefil pek çok insan olduğunu biliyoruz. Biz, vatandaşının yaşamını kolaylaştıran, zora düşeni koruyan,
insanını mutlu eden, yeni iş ve ekmek kapıları yaratan bir devlet idaresi istiyoruz. Böyle bir devleti inşa etmek için gerekenleri yapmalıyız.
Sağlıkla kalın...
Bu yazı 761 defa okundu.