12.06.2020
Kapıdağ’ın sahibi yok!
Kapıdağ gibi bir doğa cennetinde yaşanan inanılmaz sahipsizlik şaşırtıcı.
Değerli gazeteci kardeşim Ozan Ertuğrul, Kapıdağ'da yaşanan vandalizmi çok çarpıcı bir şekilde gözler önüne serdi.
Bilindiğ gibi, geçtiğimiz günlerde, Kapıdağ'daki seyir kulesi de yakıldı ve bu eylemi PKK üstlendi.
Kapıdağ, yıllardan beri hançerleniyor. Piknik yerleri çöp içinde. Piknikçiler, yiyip- içtikten sonra çöplerini sorumsuzca bırakıp gidiyorlar. Oradan bir çöp arabası
geçecek de, bu sorumsuz kişilerin bırakıp gittikleri çöpleri toplayacak.
Kapıdağ'a verilen büyük tahribatı yıllardır bu dağları mesken tutan Bandırma
Dağcılık ve Arama Kurtarma Derneği(BANDAK) yöneticilerinden duyuyorum.
Onlar ne yapsınlar ki, hiçbir yetkileri yokken!
Avcılığı spor olarak görmediğimi sık sık dile getiririm. Çünkü korumasız bir canlıyı öldürmeyi hiçbir zaman kabul etmiyorum. Ama ne yazık ki Kapıdağ,
yasak avlanmalardan kendini kurtaramıyor. Denetim sıfır! Eline tüfek alan, “Domuz avlıyorum!” bahanesiyle uçana-kaçana kurşun sıkıyor.
Geçtiğimiz günlerde izlediğim “The Bear”(Ayı) filminden çok etkilendim. İki avcının, yavruları da olan bir ayıyı öldürmeye çalışması ve filmin finalinde
ayının, avcılara verdiği inanılmaz dersten sonra bundan vazgeçmeleri, insanın gözlerini yaşartıyordu. Film, şu müthiş cümleyle sona eriyordu:
“En büyük heyecan, öldürmekte değil, yaşatmaktadır.”
Kapıdağ nasıl mı kurtulur! Bence yapılacak ilk iş, “Millî Park” statüsüne almakla.
Bu arada, Erdek Belediye Başkanı Mimar Hüseyin Sarı'nın da, Kapıdağ'ın en önemli noktalarına kameralar konulması önerisine yürekten katılıyorum. Bu
kameralar aracılığıyla belirleyeceğiniz sorumsuzlara ve vicdansızlara basın büyük cezaları, bakalım bir daha yapabilecekler mi?
Kapıdağ, artık sahiplenilmeyi bekliyor ve “Dayanacak gücüm kalmadı!” diye haykırıyor.
Sesini duyan var mı?
Bu yazı 622 defa okundu.