06.01.2025
KADINLARIMIZ
Atatürk'ün Türk kadını hakkındaki sözleri boşuna değildir. "Dünyada hiçbir milletin kadını, milletini kurtuluşa ve zafere götürmekte, Anadolu kadınından daha fazla çalıştım diyemez."
Bu sözden yola çıktığımızda kadınlar tarihte nasıl ki bir çok zorluğa rağmen milletin kurtuluşunu sağlamışsa bugün de aynı inanç ve özveriyle geleceğin nesline daha iyi daha güzel bir ulke bırakabilmek adına tüm gücüyle çalışmaktadır. Kadın olmak beraberinde bir takım toplumsal statüleri ve kültürel kodları da getirmektedir. Bir kadın çalışma yaşamında çalışan bir bireyken, işyerinde işçi, memur veya yönetici evliyse evde anne, eş, kendi ailesine karşı kardeş, abla, hala, evlat vb. gibi pek çok statüyü de beraberinde aynı yaşamda taşımaktadır. Toplumsal olarak kadına dayatılan bütün rollere karşı mücadele vermekte ve çoğu zaman da maalesef pek çok fedakarlığa göğüs gererek, birey olduğunu, kadın olduğunu unutabilmektedir. Yaşamdaki bir çok olumsuz durum, şiddet olayları ve toplumsal cinsiyet eşitsizlikleri, yapılan bütün politikalar kadınları korumak ve belirli alanlarda sınırlamak üzerine olduğunu görmekteyiz. Oysa ki bir kadın en eril ve güç gösterisi olarak gösterilen bir savaşta bile ön cephede var gücüyle savaşmış mucize bir varlıktır. Bu konuda sevgili yazar Virginia Woolf “Kendine Ait Bir Oda “kitabının bir yerinde şöyle der; Kadınları korumaktan vazgeçmeniz lazım, onları farklı işler ve farklı uğraşlarla baş başa bırakın; izin verin ki asker olsunlar, denizci olsunlar, otomobil sürsünler, liman işçisi olsunlar... "Kadınlık korunmaya muhtaç bir varoluş olmaktan çıkınca her şey olabilir. Bu yüzden kadınlar var gücüyle her şeye ve herkese rağmen mücadeleye ve çalışmaya devam etmeli. Gelecek elbette kadınların da her şeye rağmen bu sistemde var olmasıyla mümkün olacaktır. Sevgili Ulu Önder Mustafa Kemal'in 30 Ağustos 1925 tarihinde yaptığı Kastamonu konuşmasında; ”İnsan topluluğu kadın ve erkek denilen iki cins insandan mürekkeptir. Kabil midir ki, bu kütlenin bir parçasını ilerletelim, ötekini ihmal edelim de kütlenin bütünlüğü ilerleyebilsin? Mümkün müdür ki, bir cismin yarısı toprağa zincirlerle bağlı kaldıkça öteki kısmı göklere yükselebilsin?” demiştir. Bu sözler aslında kadın ve erkeğin cinsiyetlerden bağımsız birlikte çabalamasıyla güzel şeylerin var olacağını ifade eder. Kolektif çalışma ancak ve ancak kadın ve erkeğin, güçlerini bir araya getirerek oluşturacakları yenilik ve çalışmalarla mümkün olacaktır. Bütün bu sebeplerle kadınlar da en az erkekler kadar her şeyde mücadele verebilen, her alanda var olması elzem olan bireylerdir.
Sonuç olarak, bir kadın aynaya her baktığında unutmamalıdır ki o sadece birinin annesi, birinin eşi ya da birisinin kardeşi veya çocuğu değildir. Her kadın aslında toplum içerisinde birçok rolü ve statüsü olan, toplumu şekillendiren kutsal bir varlıktır. Zamana, mekana, haksızlıklara meydan okuyan, duruşları, bakışları ve yürüyüşleriyle mücadeleye devam eden kıymetli kadın arkadaşları, emeğin olduğu yerde kadın eli olmadan var olması mümkün değildir. Karanlıkları aydınlatacak meşaleleri en başta taşıyacak olan biz kadınlar olarak çalışmaya, yaşamaya ve her alanda mücadele etmeye devam edeceğiz. En güçlü bizleriz. Bizler yorulmayız, canımız yanmaz, çok acımız olmaz, her şey biz uyuyunca geçer, zaten bir bakıma da mecburuz biz olmadan hiçbir şey olmaz unutmayalım ki her zaman kadına dair söylenebilecek çok şey var olacak, mesela güçlü bir kadın, karanlığın içinde bile dans edebilir. Kadınlar olarak sonuna gelecek olursak metnimizin şöyle bitirelim; Ne olursa olsun, ne yaşarsak yaşayalım unutmayalım ki iyi ki varız ve iyi ki var olacağız…
Bu yazı 264 defa okundu.