Haberleşme ve iletişimde yaşadığımız devrim ve çağ atlamalar ile her gün birden çok dost ve arkadaş ile haberleşiyoruz. Balıkesir'li Emekli Öğretmen Arkadaşım ve Abim Bayram Aslantaş bu günkü mesajında “Ben Eski Balıkesir'i Özledim” diye yazmış, hemde uzun uzun. Bayram Öğretmenim hepimiz özledik, bizim yaşımıza gelipte eski Balıkesir'i özlemeyen varmı, neleri özlemedik ki…
Bayram Aslantaş ile Oruçgazi'den aile dostu, arkadaş ve iyi komşuyuz. Bizim çocukluk ve gençlik yıllarımızda Balıkesirliler Balıkesir'in hangi mahallesinde oturursa otursun Balıkesir'in her tarafını bilirdi. Çıkmaz sokaklar dâhil gezmediğimiz yer, girmediğimiz cadde ve sokak yoktu.
O tarihlerde Balıkesir İl merkezinin nüfusu 75-80 bin kadardı. Bayram Öğretmenimiz severek dinlediğimiz ses sanatçımız İsmail Özkan (Aslantaş)'ın babasıdır, onunla gurur duyuyoruz. Yaşımız 75'i geçti, çok şükür bu günlere geldik. Bayram öğretmenimiz diyorki, eskiden ince kahverengi simitlerimiz olurdu, nohut mayası ile yoğurulur, pekmezli suya batırılıp susamda yuvarlandıktan sonra pişirilirdi, o simitleri özledim diyor ve devam ediyor, arada bir bende özlediklerimi yazıyorum…
Paşaalanı mevkii bomboştu, sadece bir kaç koyun ağılı vardı. Sonbahar sabahları çocuklarımla birlikte buradan topladığımız çim mantarlarını özledim. İkiye katlanan sarı boynuzlu çakılarımız olurdu.1950-1960'lı yıllarda Eski Cami karşısındaki köprüden Deveyoncası'na kadar dere kenarında bıçakçılar vardı, bu çakıları onlar imal ederlerdi, çakılarla söğüt dallarından keser ve düdük yapardık, o çok keskin çakılarımızı hatırladım. Yonca'da kurbanlık hayvanlar için demet demet yonca satarlardı.
İlkokulda iken “Yerli Malı Haftaları” olurdu herkes evlerinden bir şeyler getirirdi, hep beraber yerdik. Öğretmenlerimiz bize yerli malı kullanmanın anlamını ve faydalarını anlatırdı, yerli malı haftalarını özledim. İçine mürekkep koyduğumuz, devrilse de mürekkebi dökülmeyen hokkalarımız, mürekkebe bandırarak yazdığımız divitlerimizi, erik ağacı akmalarını eriterek kendi yaptığımız tutkalı sürüp yapıştırdığımız elişi kâğıtlarımız olurdu, ben o eski ilkokullarımızı özledim.
Okul önlerinde kâselerle kendi yaptıkları su muhallebisini gül şerbetiyle tatlandıran ve satanlar olurdu, o muhallebicileri (Rahmetli Süleyman Yarcı ile babası ve kardeşlerini) özledim. Eskiden her evin bir bahçesi olurdu ve bahçelerde mutlaka bir kuyu ve bahçenin büyüklüğüne göre badem, kayısı, dut, asma, erik ve mutlaka gül olurdu, baharda onları yerdik. Yaz sıcaklarında kuyu suları ile serinlerdik. Suyu serin tutan toprak testiler olurdu, o testilerle kuyuların soğuk suyunu ve o bahçeli evleri özledim.
Tahtadan yapılmış yuvarlak kutularda satılan pekmez ağdası olurdu, ekmeğe sürer yerdik, kayısı veya erikten yapılan pestiller olurdu. Yörükler pazara kızılcık ekşisi, aluç, ahlat, güvem, böğürtlen falan getirirlerdi, eski pazarları özledim. Kara Tepe'nin her tarafı bağlıktı, badem ağaçlarının dibindeki kuzukulaklarını, çağla ç.aldığımız ağaçları özledim.
Her mahallenin dürüst kabadayıları vardı. Haksızlıklara karşı dimdik dururlar, acizden yana olurlardı, mahallenin namusunu korurlardı, doğru yoldan sapma arzusu gösteren gençlere nasihat ederlerdi. Kendisine has giysilerle gezen Arif Efe'yi ve onun sadece bağlama çalınan Kahvehanesini özledim.
Eski şehir (Belediye) otobüsleri düzayaktı, şimdikiler hilkat garibesi gibi, ön ve arkada oturulacak yerlere merdivenle çıklılıyor. Kim aldı bu acayip otobüsleri bilmem, ben eski otobüsleri özledim.
Eskiden kömürle çalışan çuh-çuh Trenler vardı, park köprüsü üzerinden geçerken altımızdan geçen lokomotiflerin bacalarına taş atmaya çalışırdık. Elimiz ve yüzümüz isten simsiyah olurdu, o trenleri özledim, bizi ancak Sıhhi Banyo veya Paşa Hamamı paklardı.
Sünnet düğünlerinde faytonlara binilirdi, sünnet çocukları faytoncuların yanına oturtulurdu, faytoncuların ayrı bir raconu vardı, hafif kabadayı takılırlardı. O süslü faytonları özledim…
1971yılının15 Temmuz günü Orduevinin bahçesinde yapılan kendi düğünüm için “gelin arabası olarak” Balıkesir Meydanındaki durakta bekleyen beş taksiden birisini (İmpala-Chevrolet) 50 TL'ye kiralamıştım. O tarihlerde Balıkesir'de faytonlardan ve bu beş taksiden başka dolmuş-taksi yoktu.1'den 10'a kadar numaralı 10 adet de “Paşa Cami karşısından kalkan” Belediye otobüsü vardı.
Sokaklarda top oynardık, başka sokak oyunlarımız da vardı, sokaklarda büyüdük. Mertliği, yiğitliği, kardeşliği ve kalleşliği, dostluğu ve dürüstlüğü, erkekliği sokaklarda öğrendik, o sokakları özledim.
Kendi oyucağımızı kendimiz yapardık, şimdiki çocuklar telden araba yapmayı, tekerlek çevirmeyi bilmiyorlar. Antreman sahamız vardı, bisiklete binmeyi orada öğrendik, orada top oynar, koşar ve yarışırdık, hemen yan taraftan topraktan sular kaynardı, susadığımızda içerdik, el-yüz yıkardık, şimdi orasını araç parkı yaptılar, antrenman sahamızı da özledim. Yanan Eski Balıkesir Çarşısı'nın yıkık duvarları arasında 25 kuruşa beş adet Tommiks, Teksas, Kinowa, Redkid… vb. dergileri okurduk.
Ramazanda Çamlık'tan top atılırdı, iftar ve imsak saatlerinde patlatılırdı, onu da da özledim. Yazlık sinemalarda ve bahçe gazinolarında çekirdek çıtlamayı özledim. Taş Kahveyi, Akasyaları, Armutlu, Demiryolu, Çamlık, Belediye Önü, Park Gazinosu, Pehlivanlar ve İlk Adım Gazinolarını özledim.
Kuva-ı Milliye hareketinin öncüsü Balıkesir ‘in şimdi müze haline getirilen eski Belediye binasını özledim. Milli Kuvvetlerle, Anafartalar'da bir dost ve bir arkadaş ile şöyle bir yürümeyi özledim…
Anılarla dolu Atatürk Parkı'nın tamamını eski haliyle özledim, sünetlerde süslü fayton sefasını, tilki pidesi ile yapılan tirit yemeyi özledim. Annelerimizin güplere kurduğu turşuları ve turşu suyunu, en çok Paşa Cami karşısındaki Rahmetli turşucu Nihat Amca'yı, onun turşu ve meyva sularını özledim.
Esmen ve Beyaz zambak kolonyalarının ilk üretildiği tarihleri, Balıkesirimiz'e has Höşmerim ve Kaymaklı tatlımızı, Koca Saati-Saat kulesini, bir kaç kez yeri değiştirilen Tarihi Şadırvanı, Tülütabak gösterilerini, boşaltılan Subay ve Astsubay Orduevlerini, terminal binası yapılınca toplu taşıma garajı yapılan Eski garajı, Balkaya Pastanesini, Kuruyemişçi Kesebir ile neredeyse Marketler zinciri de oluşturan Ajlan'ı ve kuruyemişlerini de özledim. Oralarda birde Cumalılar'ın nalbur dükkanı vardı…
Kıymeti çok iyi bilinmesi gereken ilimizin ilk gazete ve gazetecilerini sayalım. Karesi gazetesi (1886), 1919-1920 yıllarında “Kurtuluş savaşı döneminde” 7 ayda 74 sayı yayınlayabilen İzmir'e Doğru gazetesi, Dilek Dergisi (1923), Türk Dili, Balıkesir Postası, Balıkesir Ekspres ve Ateş gazetelerini sayıyorum. Duayen gazetecilerimiz; Musatafa Necati, Hasan Basri Çantay, Cahit Albayrak, Nejat Akpınar, Cevdet Demiray, Münir Yenal, Reşit Kıpçak, Yıldırım Ovacık, Ekrem Balıbek'i saygı ve rahmetle anıyoruz.
O tarihlerde Balıkesir'in merkezinde Necati İlk Öğretmen Okulu ve Necati Eğitim Enstitüsünden başka sadece, Balıkesir Lisesi, M. Hasbi Koray Lisesi, Ticaret Lisesi, İmam Hatip Lisesi ile Erkek Sanat Okulu ve Kız Teknik Lisesi vardı. Lise seviyesinde başka bir okul yoktu.
Lise yıllarımızda diğer okullarla heyecanlı maçlar yapardık, yenen takımları bile alkışlardık, okul maçlarını da özledim. Balıkesir‘in farklı bir konuşma tarzı vardır. Sanırım artık Balıkesir'de o ağız ile konuşan çok az hemşerimiz kaldı. Sokaklarda Balıkesir'ce konuşan Ziraatçi İsmayyiil, Kasap İsmayiil (Özbirlik),Taksiii, Şayakçı Memeeet, Sezeeeer… Eh Hadi Gari gonuşmalarımızı çok özledim.
Geceleri Boozaaa, diye bağıran bozacıları, dondurmam gaymaaak diyen dondurmacıları, koz helva ve pamuk hevacıları, esnaf kahvelerinin tavşankanı çayını yudumlamayı, Gasteee-Yazıııyooo, diyen dağıtıcıları, her şeyin fiatını kuruşuna göre hesaplayıp yazan otuz iki lira yedi kuruşun üstünü veren, pazarlık yapanı haşlayan Umman-ı Bereket Ticarethanesi Sahibi Gara Ziya'yı, Elişi mağazasını ve sahipleri Cemal ve Ethem Ovacık'ı, Basmacı - Manifaturacı Keçeciler ile Şengörler'i, Eski Hal binasını ve kasaplarını, karşısındaki meşhur köftecilerle, Hasan Baba Çarşısı'nı da özledim.
Aradığınız her türlü gıda maddesini bulabileceğiniz Bandırmalılar Bakkaliyesi'ni, kızdırıldımı adeta öfkeden taşan Radyocu Refik Amca'yı, İtimat kırtasiyeyi, Foto Refik, Foto Özen, Foto Özkan'ı, hatta Foto Ahmet Esmer'i bile özledim. Balıkesir de çocukluğumdan bu yana tanıdığım en mühim entelektüellerden biri olan Veçhi amcayı (Uzun Veçhi), Arnavutlar'dan Kenan Abi ile yardımsever ve çocukların çok sevdiği Ece Amca'yı özledim, Atatürk stadının kömür curuflu zeminini özledim.
Zamora Ali, Yediveren Erdoğan, Kaşarcı Cemal, Çakır Şevket, Didi Cesur, Bamyacı Pire Nuri, Karabatak Basri, Kıyık İsmet, Sükse Metin'i, Futbolcu Kara Nefi ile Çerkez'i, forma aşkı ile oynanan futbol maçlarını özledim. Şehir kulubünü, Çimento fabrikasını ve onun havuzbaşını, Pamuklu dokuma ve Kâğıt Fabrikası ile Özen lokantasını, Çamlık gazinosunu, Yıkılan Kervansaray otelini özledim. Bu otelin adı bir ara Ergen otel olmuştu ve müdürü de Ergün Türköz idi.
Sanayicilerden A.Niyazi, Çingene Faik ve Cantürk'ü, Patozcu Akerler'i, Hurdacı Celil ile Bedri Abi'yi, pekiyi kokmasa da Tabakhaneyi ve Tabak Mustafa ile Tabak ustalarını, Nalbantları, Kalaycıları, döverek keçe yapan Keçecileri de özledim. Bir de, sanki seri halde otomobil üretimi yapar gibi (Talike) At arabası ve Fayton üreten Demirciler caddesindeki arabacı dükkânlarını özlüyorum.
Sırtına astığı iki adet dengeli tepsi ile yoğurtçuuu… diye haykırarak satış yapan yağurtçular ile sehpası ve tepsisi ile yedi renk macun satan macuncuları özledim.
Caz orkestralarını özledim, Davulcu Hilmi Abi, Davulcu Nurol, Akerdeoncu Cemal ve İbrahim Karakaşlı'yı, Kemancı Enver Hocam'ı, Saksafoncu Orhan Abi'yi, Trompetçi Yağcı Abdullah'ı, tanıdığım Fehmi Hoca ile Dodondurmacı Kenan Abi'yi, Rober'i, Gitarcı Taş Erol'u, Pırtık Nejat Erelli'yi, Şopen İrfan'ı, Kamış Ömer'i, Goldfinger Orhan'ı çok ama çooook özledim.
İzmir fuarı için turneye çıkan ama mutlaka Balıkesir parkının açık hava tiyatrosunda temsiller veren tiyatroları özledim. Güleceksiniz belki ama seneden seneye gelen vedet oryantal dansözleri de olan Ankara Zafer Tiyatrosunu, Parktaki Mini Golf sahasını bile özledim.
En çok; 19 Mayıs Atatürk'ü Anma, Gençlik ve Spor Bayramı Kutlama etkinliklerini ve Atatürk Stadında yapılan spor gösterileri ile resmi-geçit törenlerini özledim.
Hepsini yazamadım. Eski Balıkesir'den özlediğim daha o kadar çok şey varki…
Hepinizi güzel anılarınız ile baş başa bırakıyorum ve tüm Balıkesirli hemşerilerimi saygı ile selamlıyorum. Sağlıcakla kalın.