Şehit Mehmet Günenç Lisesi'nden(ŞMG), 1972-1973 eğitim-öğretim yılında mezun oldum.
O yıllarda çok değerli, unutulmayan öğretmenler derslerimize girdi.
O dönemin ŞMG Lisesi'nde, okulumuzdaki kaliteli eğitim-öğretimin yanı sıra sosyal, kültürel ve sportif etkinlikler de çok zengindi.
Bu etkinlikler arasında tiyatro da büyük yer tutardı. Okulun tiyatro kolunu uzun yıllar, 2024 yılında kaybettiğimiz Almanca öğretmeni Baran Akyüz yönetmişti. Tiyatro kolu, çok önemli oyunlarla perdelerini açmıştı. Tiyatronun provaları ise okulumuza ABD tarafından kazandırılan barakada yapılırdı.
UNUTULMAZ “BOZUK DÜZEN” OYUNU
Almanca öğretmeni Baran Akyüz'ün yönettiği bu oyunlardan biri de Güner Sümer'in(1936-1977) yazdığı “Bozuk Düzen”di.
Oyunda, yaşadıkları kasabada depremden zarar görerek İstanbul'a yerleşmek zorunda kalan orta halli bir ailenin, büyük şehrin karmaşası içinde yaşama tutunabilme çabaları anlatılıyordu.
Birbirinden uzakta yaşayan ve hiçbir ortak paylaşımları bulunmayan kardeşler, içine düştükleri yalnızlıktan, yine birbirlerine tutunarak kurtulmaya çalışıyorlardı. Ancak yeniden kenetlenmek için artık çok geçti. Hiçbir şey, artık arkalarında bıraktıkları gibi olmayacaktı.
Bu yazıya eklediğim fotoğrafta, ŞMG Lisesi öğrencilerinin, yanlış anımsamıyorsam, dönemin Rüya Sineması'nda sahneye koydukları “Bozuk Düzen”den bir kare yer alıyor. Fotoğrafta, oyunda rol alan Hadi Antalyalı, “Kamarot Arif” karakterini canlandıran İsmail Bülent Özen ve yine yanlış anımsamıyorsam, bir barmeni canlandıran Ramazan Utku görülüyor.
O döneme göre, sol tandanslı bir oyundu, “Bozuk Düzen”…
İki perdelik oyun, ilk kez İstanbul Şehir Tiyatroları'nda sahnelendikten sonra yine dönemin devrimci tiyatrosu olan Ankara Sanat Tiyatrosu(AST) tarafından sahneye konulmuştu.
Çok ilgi gören bu oyun, 1965 yılında ise Haldun Dormen tarafından filme çekilmişti.
“UZAK DÜNYALAR”I SAHNELEYEMEDİK
ŞMG Lisesi'nde, 1973 yılında, benim de rol aldığım, Hidayet Sayın'ın, “Uzak Dünyalar” isimli oyununu sahneye koymak istemiştik. Oyun, bir köyde yaşayan fakir anne ve kızını, evlilik ve karşı cinsle ilişkiler bağlamında işliyor, genel olarak kırsal kesime değinerek, köy ağası, muhtar ve töre konularını gerçekçi bir şekilde dile getiriyordu.
Sekiz kişiden oluşan oyunun kadrosunda ben de vardım. İlk yarıyıl, çok sıkı bir çalışma yaptık. Oyun, neredeyse sahnelenmeye hazır bir duruma gelmiş sayılırdı. Son rotüşler üzerinde çalışıyorduk, artık. Tam bu sırada okulumuzda bir müdür değişikliği gerçekleşti. Müdürlüğe Mazhar Çevik getirildi. Çevik, inanılmaz bir şekilde, oyunu sahnelememize izin vermedi. Nedenini inanın bugün bile bilmiyorum. Ancak müdürümüzün, “Oyunda tam da 4 erkek, 4 kız birbirinizi bulmuşsunuz” sözlerini anımsıyorum.
Bu yasaklamayı kime anlatsak, pek inandırıcı olamadık. Çünkü Mazhar Çevik müdürümüz, sol tandansa yakın bir eğitimci olarak biliniyordu. Ama yaşadığımız bu olay da bir gerçekti.
Bugün, hâlâ bu yasak kararını düşündüğümde, bir tiyatro oyununda sahneye çıkamamanın üzüntüsünü yüreğimde hissederim. Bir de, tiyatro oyunculuğuna yeteneğim olup olmadığını, sahnede göremeyişimi merak ederim.
