Tokatlı değilim, Kozaklı da değilim, ben Balya Kayalar'lıyım. Çocukluğumdan beri duyduğum bu türkünün hikâyesini, kime veya hangi yöreye ait olduğunu araştırdım. Bu türkü Kayalar'da Kozak yolları taşlı diye söylenir. TRT kayıtlarında Tokat türküsü diye adı geçmektedir. Buna inansak bile İstanbul ve Ankara radyolarımızın 1927'de açıldığını, TRT'nin de 1964'de kurulduğunu biliyoruz.
Tokat neresi, Kozak neresi, Kayalar neresi? Hal böyle olunca araştırmak gereğini hissettim. Kozak kasabasını iyi bilirim çok kez gittim. Yolları gerçekten çok taşlıktır ve oradaki taşlar bir ev ve bir araba büyüklüğünde granit kütleler halindedir. Kozak-Bağyüzü köyünde bulunan devasa bir kaya üzerine Heykeltıraş Prof. Dr.Tankut Öktem Atatürk Heykeli yaparak anıtlaştırmıştır. Heykel yapma fikri Emekli Öğretmen Süha Şen'e aittir. Arazi sahibi Hasan Yücel Koral, Süha Bey'in amacını öğrenince araziyi ücretsiz olarak vermiştir. Anıt, Atatürk'ün bağdaş kurmuş bir heykeli ile elinin altındaki Milli Mücadele, Cumhuriyet, Devrimler, Bilim ve Sanat ile Nutuk'tan oluşan beş kitabı simgelemektedir.
Kozak, İzmir'e bağlı Bergama İlçesinin bir kasabasıdır. Bergama'ya 23 Km, Ayvalık'a 45 Km. mesafededir, Kozak Yaylası diye isim yapmıştır, her tarafı bağlıktır ve fıstık çamı ağaçları ile kaplıdır. Kozak bir bölümü ile İzmir-Bergama'ya, bir bölümü ile de Ayvalık- Balıkesir'e yakınlığı ile tanınır.
-Türkü, TRT'de 723 Rep. No. ile Tokat yöresine aittir diye kayıtlıdır. Yine TRT'de 1977 tarihli 1616 Rep. No. ile THM eseri ve Tokat iline ait Hey Onbeşli Türküsüdür diye ikinci bir kayıt daha vardır.
-Türkü, 1927'yılında “Çanakkale Savaşından 11 yıl sonra” Feryadi Hafız Hakkı Bey tarafından ilk kez taş plağa okunarak kaydedilmiştir.11 yıl sonra ağıt yakılmaz bu olsa olsa bir aşk ve sevda türküsüdür denilmiştir.1943 yılında Muzaffer Sarısözen başkanlığındaki Ankara Devlet Konservatuarı derleme heyeti kayıtlarında da bunun bir ağıt olmadığı yazılıdır.
Hey Onbeşli Türküsü, Gülüzar makamında Aşk ve Sevda türküsü olarak kayıtlara geçmiştir. Bu türkünün bu şekilde kaydedilmesinde Kaynak kişiler Mustafa Yolcu ve Emin Diker'dir. Türkü halkımızca 1914-1916 Çanakkale savaşında, doğum tarihi 1315 (1898-1899) olan ve savaşa gönderilen yiğitler için bir ağıt olarak anılsa da bunun bir ağıt olmadığı tespit edilmiştir.
Tarihçilere göre hikâyenin aslında zorunlu göçe tabi tutulan Ermeni vatandaşlar vardır. O tarihlerde Tokat'taki Ermenilerin nüfus oranı %51'dir. Ermeniler Tokat'tan ayrılırken küçük yaştaki kız çocuklarını güvendikleri Türk ve Müslüman komşularına gizlice emanet etmişlerdir. “Bilahare sağ kalırsak gelir alırız diye.” Bu kız çocuklarına Hediye veya Hatun adı verilir. Türküdeki Hediye ismi de buradan gelir. “Kız senin adın Hediye” Hediye'ye âşık olan bir Türk delikanlı, aldığı hediyeler ile bir gedikte Hediye ile buluşacaktır. Aslan yârim kız senin adın Hediye, ben dolandım sen de dolan gel gediğe denilmektedir. Hediyeler fındık, fıstık, manto ve endazesi on yediye alınan fistandır.
*Folklor araştırmacısı Necdet Kurt'a göre de Hediye kızın varlığı doğrulanır. İpek Yolu üzerindeki Tokat'ta Bağdat Caddesi vardır, cadde Cumhuriyet döneminde Behzat Caddesi diye bilinir. Türküdeki hediyeler İpek yolu ile getirilmiştir ve Bağdat caddesinde satılır. *Diğer bir rivayete göre bu türkü 1315'li Adanalı İboş Ali Ağa'nındır. Ali Ağa Tokat'ta askerlik yapmıştır. 1940'larda sevip alamadığı ve türkü yaktığı Hediye, Adanalı Topal Selahattin'in kızıdır. *Bir başka hikâyede Tokat - Tahtobalı 1315'li Hüseyin'le Hediye nişanlıdır, Hüseyin askere gider, Hediye Emin Bey ile evlenir, Emin Bey ölür ve eşkıya Hediyeyi kaçırır, 8 yıl sonra askerden dönen Hüseyin bunları duyunca köyünü terk eder.
HEY ONBEŞLİ TÜRKÜSÜ
Hey onbeşli onbeşli
Tokat yolları taşlı
Onbeşliler gidiyor
Kızların gözü yaşlı
Aslan yârim kız senin adın Hediye
Ben dolandım sen de dolan gel gediğe
Fistan aldım endazesi on yediye
NAKARAT
Gidiyom gidemiyom
Sevdim terk edemiyom
Sevdiğim pek gönüllü
Gönlünü edemiyom
NAKARAT
Gidiyom ilinizden
Kurtulam dilinizden
Yeşilbaş ördek olsam
Su içmem gölünüzden
NAKARAT
Tokat yolu kaldırım
Düştüm beni kaldırın
Hediyem'in uğruna
Vurun beni öldürün
NAKARAT
Hey Onbeşli türküsü Balıkesir ve İzmir'in köy ve kasabaları ile tüm Anadolu'da söylenen kıvrak bir aşk ve sevda türküsüdür. Yaşım 75'i geçti, 1955'lerde 5-6 yaşlarımda iken Kayalar'da yaşı 50'nin üzerinde 60,80,… yüz yaşlarındaki dede ve ninelerde bu türküyü “Kozak Yolları Taşlı” diye söylerdi.
Diyorum ki, bu Türkü Tokat'ın değil Kozak'ın türküsüdür. Kozak bize kuş uçuşu 85-90 km.dir. Ayrıca şu hususu da belirtmek isterim; Kayalar ve yöresi ile Balıkesir kırsalında genç kız ve kadınlarımızın başlarına örttüğü oyalı yazmalar ve bunların üzerindeki batik süslemeler de Tokat Yazmacıyan Hanı'nda yapılan yazmalar ile aynıdır. Kayalar ve civar köylerde de genç kız ve kadınlarımızın giydiği fistan ve entariler ile yazmalar hemen hemen aynıdır. (Kaynak: Reyhan Kaya'nın 1988 basımlı Türkiye İş Bankası Kültür Yayınlarından Türk Yazmacılık Sanatı kitabı)
Folklor ve türkülerimize sahip çıkalım diye epeyce araştırma yaptım, Kayalar'a ait beş türkü tespit ettim. Bodrum Hâkimi “Mefharet Hanım” türküsünü ve türküde adı geçen hakime Hanım'ın Balyalı bir hemşerimiz olduğunu kanıtladım. Şimdi de Hey Onbeşli Türküsünün Kozak'a ait olduğunu kanıtlamaya çalışıyorum. Bir de Kayalar'da yıllardır söylenen Alaçam'ın Selvisi, Tepesinde Tellisi türküsü vardır. Alaçam türküsü de Kayalarlılar'a atalarından miras kalan bir türküdür.
Osmanlı döneminde Kayalarlılar baharda keçi, koyun ve büyükbaş hayvanlarını da önlerine katarak Alaçam Dağlarına göçerlermiş, yazı oralarda geçirirler sonbaharda Kayalar'a dönerlermiş. Alaçam Dağları Balıkesir'in güney doğusunda, Kütahya'nın kuzey batısındadır. Alaçam Tepesi'nin rakımı 1615 metredir. Alaçam Dağları Balıkesir'in Dursunbey, Bigadiç ve Sındırgı İlçeleri ile Kütahya'nın Simav İlçesini de kapsayan bir dağ bloğudur. Osmanlı zamanından kalma ve hala halkımızın ağzından düşmeyen “Alaçam'ın Selvisi Türküsü” de Balıkesir- Balya-Kayalar Köyüne ait bir türküdür.
Bu kadar işin, gücün, ekonomik sıkıntının ve siyasi problemin olduğu bir dönemde bunlarla uğraşarak yazı yazmak bize ne kazandırır demeyelim. Kültürümüzü kaybedersek veya kültürel eser ve değerlerimize hep birlikte sahip olmaz isek bu değerlerimiz yok olur ve yabancılara kaptırmış oluruz. Bazı oyun ve türkülerimiz ile yemek cins ve çeşitlerimizin Yunanistan tarafından sahiplenilmesi gibi...
Dilimize, kültür ve edebiyatımıza, folklorumuza, Vatan ve Cumhuriyetimize, Cumhuriyetimizin kazanımlarına, Atatürk'e ve O'nun İlke ve İnkılâplarına sahip çıkalım. Bizim öyle şarkı, türkü ve marşlarımız vardır ki, milletçe bizi coşturur ve milli duygularımızın şahlanmasına katkıda bulunur.
Estergon Kalesi, Ceddin Deden, İzmir Marşı, Dağ Başını Duman Almış “Gençlik Marşı”, Hoş Gelişler Ola Mustafa Kemal Paşa, Atatürk'ün Gençliğe Hitabesi ile İstiklal Marşımız en güzel örneklerdir.