MİTHAT PAŞA VE İLK ANAYASA -5
Anayasaya uygun olarak Mebuslar Meclisi açık, Ayan Meclisi kapalı oturumlarla çalışmaya başladı. Shaw'ın belirttiği gibi ‘'Mebuslar Meclisine gelenler kendilerini seçen meclislerin üyeleri olduklarından Tanzimat hareketinin oluşturduğu yeni yönetici ve orta sınıfları temsil etmekteydi. Ayan Meclisinde ise uzun yıllar hükümet daire ve meclislerinde hizmet görmüş bürokratlarla birkaç ulema sınıfı üyesi bulunuyordu. Kısacası gerçek anlamında iki meclis de padişah ya da halkı değil , vilayet ve başkentin yönetici sınıflarını temsi etmekteydi. İmparatorluğun çeşitli din ve dillere sahip halkını temsil eden üyelerin başkentte kullanılan süslü resmi dil yerine halkın Türkçesini konuşmalarıyla bunların arasında kısa zamanda kardeşlik ve Anayasaya bağlılık duyguları doğdu. Anayasada kullanılan ‘'Osmanlı'' deyimi anlamında gerçek bir Osmanlı kurumu böylece doğmuş oldu'' (Shaw 2, 220).
Meclisin ilk dönemi19Temmuz1877'de bütçe ve iç borçlanma yasalarının çıkarılması için normal süresinden daha sonra sona erdi. İkinci dönem için seçim yapılmasına karar verildi. Seçim Yasası çıkmadığından Geçici Seçim Tüzüğü uygulandı. Seçimler Eylül ve Ekim'de yapıldı. Savaş nedeniyle Anadolu'dan gelen Müslüman milletvekilleri azalmıştı. 13 Aralık 1877'de parlamento padişah tarafından açıldı. Cephelerden gelen haberler kötüydü. Büyük törenler yapılmadı. Padişah değişik konular üzerinde durdu. Bazı milletvekilleri savaşın gidişinden hoşnutsuzluklarını belirtti. Sadrazam istifa etmek istedi.
Askeri felaketler milletvekillerinin çalışmakta oldukları laik mahkemelerle ilgili yasa taslakları üzerinde yoğunlaşmalarını engelliyordu. Milletvekilleri Hükümeti eleştiriyor, savaş yönetimini ve subayları suçluyorlardı. Mithat Paşa'nın geri getirilmesi isteniyor, bu da padişahı kuşkulandırıyordu. Ermeni ve Rum milletvekilleri kendilerinden olanların askere gitmesini engellemeye çalışıyordu. Padişah bir Rus donanmasının İstanbul'a bir saldırısına karşı İngiliz donanmasının Marmara'ya girmesini izin vermeyi danışmak için iki meclisi de 13 Şubat'ta topladı. Milletvekillerinin çoğu olumlu oy verdi. Astarcılar Kethüdası Naci Ahmet, Padişaha ‘' Bizim fikirlerimizi almakta çok geç kaldınız. Felaketi önlem fırsatı varken bize danışacaktınız. Millet meclis kendisiyle ilgili olmayan bu durumdan hiçbir sorumluluk kabul etmez'' dedi. Bu meclisin sonunu getirdi. Ertesi gün, Abdülhamit görevini yaptığını, ancak genel durum yüzünden ‘'işlevini'' layıkıyla yerine getiremediğini beyan etti ve meclisi 14 Şubat 1878'de kapattı (Shaw 2, 234). 23 Aralık 1876'da coşkuyla başlayan Birinci Meşrutiyet dönemi böylece on dört ay sonra sona ermiş oluyordu.
23 Temmuz 1908 Genç Türk İhtilali gerçekleşinceye kadar devleti Abdülhamit var olan anayasa izin verdiği gerekçesiyle otokratik olarak yönetti. 1908 ihtilali sonucu parlamentoyu yeniden topladı. Yetkilerinin büyük kısmını devretti.
İhtilal ideolojik nedenlerden çok mali bulanımdan kaynaklanmıştı. İhtilal,1907'den beri ülke içinde yer almakta olan birçok küçük isyanın sonuncusuydu (Shaw 2, 322). Anadolu'da hasat kötü idi. Vergi toplanamıyor, aylıklar ödenemiyor, terfiler yapılamıyordu. Hoşnut olmayan memur ve askerler görevlerinden ayrılıyordu. Kiliselerin desteklediği Hıristiyan terörü artmıştı. Bu Makedonya'daki askerleri iyice mutsuz ediyordu.
Mayıs 1908'de İttihat ve Terakki yöneticileri, Avrupa ülkelerine Cemiyet'in varlığını ve gerekli izin verilirse Makedonya'ya düzen ve barış getirebileceklerini anlatma olanağı buldular. Makedonya halkının padişahın ağır baskısı altında kaldığını, parlamento açılırsa Makedonya halkının sorunlarının çözülebileceğini anlattılar. İmparatorluk içinde herkes eşit olacak, Avrupa devletleri kendi uyruğunda olanların haklarını korumak için müdahale etmek zorunda kalmayacaktı. Avrupa devletlerinin temsilcileri, yasa dışı bir örgütten gelen bu talebi reddedince ihtilal kaçınılmaz olmuştu.
Meclisin toplantıya çağrılmasıyla ihtilal gerçekleşmiş oluyordu. Padişah istibdattan anayasal düzene geçmiş oluyordu. İsyancıların istekleri kabul edilmiş, Abdülhamit kaybetmiş oluyordu. Fakat o hala iktidar da idi. Padişah bir yıl daha tahtta kaldı. Sonra görevden alındı. Böylece Abdülhamit dönemi kapanmış oldu.