25.06.2020
ÇOCUĞUMA İŞ
Sosyal medyada pek çok akıllı, mantıklı paylaşımlar olduğu gibi, çok zaman cahillik belgesi gibi paylaşımları da görüyor, okuyoruz.
Birisi yapılan bir eleştirinin altına yazmış ;
‘'Tek bir çivi çakmayanlar, şimdiki hükümete akıl vermeye, eleştirmeye kalkıyorlar'' demiş.
Bu cahilin, bu cehaletin neresini düzeltelim. Benzer sözleri zaman zaman iktidar partisi sözcülerinden de duyuyoruz.
Vatanı kurtaran Önderler devrimlere, Cumhuriyeti kurmakla başladılar. Yeni anayasa ve yasal düzenlemelerle, ülkemizin aydınlık yolunu çizdiler. Dünya ulusları arasındaki saygın yerimizi almamızı sağladılar.
Ülkemizin ihtiyacı olan şeker, basma, çimento, demir-çelik vb. fabrikaları kurdular. Karma ekonomi, kurallarına uygun şekilde gelişti. Bir taraftan devlet, bir taraftan özel sektör yaptıkları yatırımlarla, halkımızın ihtiyacı olan malları üretmeye başladı.
1923'ten 1950'ye kadar yapılan yatırımları saymaya kalksak, sayfalar yetmez, okumaktan yorulursunuz.
****
1950'den bu yana yetmiş yıldır özel sektör yanlısı iktidarlar hükümet oldu. 1950'den 1980'e kadar iktidar olanlar yine de devlet adına sanayi yatırımı yapmaya devam ettiler. Çünkü halk iş,
ekmek istiyordu. 1980 darbesinden sonra, hele Özal zamanında ve daha sonra günümüze kadar devletin mallarını, fabrikalarını, tesislerini sata sata bitiremediler. Adam hala ‘'bir çivi bile
çakmayanlar'' diyor. Bu satılanları kim yaptı akılsız oğlum?
Bir Keban Barajı, bir Atatürk Barajı, bir İskenderun Demir-Çelik, bir Seydişehir Aliminyum, bir Karadeniz Bakır, bir Balıkesir Seka Kağıt tesisleri vb. sayesinde hem on binlerce aileye ekmek kapısı oldu, hem de ülkemizin ihtiyacı olan maddeler üretildi.
Yol, köprü, hastane yapmak da gereklidir. Ancak üreten ve istihdam sağlayan fabrikalar yapmak daha gereklidir. Bir İskenderun Demir-Çelik'e yatırılan para ile üç- beş bin km yol
yapılır.Bu fabrikada on beş bin kişi çalıştığını hatırlıyorum. Şimdi özelleştiği için beş bin kişi çalışıyormuş.
Fakat karma ekonomi karşıtı iktidarlar, yeni bir tek fabrika açmadığı gibi, ‘'babalar gibi satacağız'' diyerek kamu kuruluşlarını teker teker sattılar. Sattılar da ülkemizin borcu mu azaldı,
ekonomimiz şaha mı kalktı? Ne gezer! O kuruluşlar halkımızın çocuklarının iş ve ekmek kapısıydı.
Şimdi oğluna, kızına iş arayıp da bulamayanlar, bu özelleştirmeci partilere oy verenler hiç ağlayıp sızlanmasınlar.
Artık, Etibank ve işletmeleri yok.
Sümerbank ve bağlı kuruluşları yok.
Şeker fabrikaları, Tekel Tütün İşletmeleri yok.
Çimento ve dokuma fabrikaları yok.
Demir-çelik fabrikaları, kömür işletmeleri yok.
Karayolları yok, Devlet Su İşletmeleri yok. Hepsi satıldı. Hepsi özelleştirildi. İş bulma kapıları kapandı.
Bir de ortaya çıkıp ‘'artık sağ-sol bitti, sınıf mücadelesi sona erdi'' demiyorlar mı? Sınıflar var olduğu sürece, sınıf mücadelesi de var olacaktır. Sağ-sol nasıl yokmuş. Dünya'nın her ülkesinde sağ partiler sermayeden yana, sol partiler de emekten yanadır.
Şimdi bu günlerde gündeme ‘'kıdem tazminatı'' alındı. İşte her şey burada görülecek. Kaybeden işçi mi patronlar mı olacak hep birlikte göreceğiz. Hani sınıf mücadelesi bitmişti. Sol bir parti böyle bir yasa teklifi getirip işçilerin kazanılmış haklarını elinden almaya kalkar mı, kalkmaz.
Karma ekonomiyi,kamucu ekonomiyi savunmak sol partilerin işidir. Dengeli ve adaletli kalkınma karma ekonomi ile olur.
Geçmişteki kötü yönetimler yüzünden kamu işletmelerindeki kötü örnekleri gerekçe yapmaya kalkmasınlar. Kamu işletmelerini önce kötülediler, gereğinden fazla yandaş işçi doldurdular. Zarar etmesine neden oldular, sonra da bu gerekçe ile özelleştirdiler.
Türkiye gerçeklerine uygun Atatürkçü karma ekonomi, iş arayan gençlerimiz için doğru olandır. Tekrar kamucu ekonomiye dönmek için ne yapılması gerekiyorsa yapmalıyız.
Bu yazı 648 defa okundu.