Çoğu zaman unutuluyor, ölümlü olmak. 

   Bu durum, sıradan vatandaş için bir şey ifade etmeyebilir.

   Kimliğini; ırk ve inanç üstünlüğüne temellendirenlerin varlığı, insanlık için bir facia olmuştur.   

      Bireysel ve toplumsal ayrımcılık, ötelemeler, kavgalar, savaşlar, akıl dışı uygulamalar insanlık tarihinin ürkütücü sayfalarıdır.

     Hitler, Stalin ve daha birçok lider; bu nedenlerle milyonlarca insanın öldürülmesine/ölmesine neden olmuştur. 

   Planlı soykırımlar, masum çocukların, sivillerin acı çekmesine yol açmıştır. 

   Bu acılar, yirmi birinci yüzyılda Filistin'de yaşanıyor. 

   Masum çocukların, gökten yağan bombalarla parçalanmaları, aç ve susuz bırakılmaları, anaların çığlıkları tarih sayfalarında utançla hatırlanacaktır.

   Coğrafyaları kontrol altına alma, etnik köken, dini inanç gibi nedenlerle insana ve insanlığa zulmedenleri önce kendi vicdanları yargılar. 

   Vicdanları öldüyse; yaratanın adaleti, mutlaka bunların yakasına yapışacaktır.

   Ellerinde yetki ve imkân olup faciaları önlemek için çaba harcamayanlar, bunun hesabını verecektir.

   Başkalarını değersizleştirme; yok etme çabasında olanlar, toprağa karışacaklarını, fani olduklarını bilmelidirler. 

    İnsan var olduğundan bu yana dünyaya kazık çakan olmamıştır.

   İnsanları; kazıklara oturtturanların, mahzenlerde ölüme terk edenlerin, zevk için aslanlara parçalattıranların, haksız yere idam ettirenlerin ve  kitlesel ölüme neden olanların şimdi toprak altında iskeletleri bile kalmamıştır.

   Dünya, paylaşılamayacak, imkânları kıt bir yaşam alanı değildir.

   Allah, her varlığın rızkını,  akıl almaz zenginlikte, çeşitlilikte sunmuştur.

   İnsanlığın gözyaşlarını durdurmak için herkese düşen görevler vardır. 

   İyiliğin, güzelliğin, barışın istikameti Yunus, Mevlana gibi değerlerdedir. 

   İnsanlığı barışla el ele tutuşturacak rehber, zihniyet Türkiye topraklarında fazlasıyla var.

   Bunlara sarılmak ve bunları dünyaya tanıtmak insanlığın mutluluğu için şarttır.

.