Ülkenin yoğun gündemi… Pandemi… Kurultaya yönelik tartışmalar kurultay hazırlıklarının hızını kesmiyor; bir hafta gibi bir süre kaldı. CHP Kurultaya yönelik eleştiri ve sorulara ilgisiz ve duyarsız; hiç cevap vermiyor!
25-26 Temmuz tarihlerinde yapılacak olan kurultayın ilk gün genel başkanlık seçimi yapılacak. Halk, partili, üye, seyirci, ‘Onur Kurulu' üyeleri olmayacağına göre konuşmalarda çok olmayacaktır.
Genel başkan adaylığı düşünen birçok isim nabız yokluyor, il il delege ziyaretleri yapıyor. Uzun süredir aday olduğunu ilan eden Mersin eski milletvekili Aytuğ Atıcı dahil adı geçenlerin çoğu delege değil, delege olmayan genel başkan adayları salona alınacak mı, alınmayacaksa, delegenin yüzde 10 imzasını delegelerden nasıl alabilecek.
İkinci gün yine PM ve YDK üyeliklerinin seçimleri için adaylık başvuruları işlemlerinden sonra doğrudan seçime geçilecek.
Dünde Hürriyet'te Yalçın Bayer yazmış Onur üyelerine saygısızlık edilmesin, geçmişteki ‘jandarma kurultayı' örneğiyle ‘polis kurultayı' mı diye soruyor.
Kurultay bi şekilde yapılacak ama kurultay sonrası da tartışmaları devam edecek gibi gözüküyor. O kadar çok sorulacak sorular var ki, bazılarını soralım.
Mesela… Kurultay delegelerinin dışında kimse alınmayacaksa, her parti üyesinin aday olma hakkı, şartları, nasıl sağlanacak. Önceden olmayan, 2018 tüzük değişikliği ile Madde-51 (3) fıkrada PM'ye aday olabilmek için istenen en az (10) kurultay delegesinin imzası nasıl, nerede alınacak. Delegeler salonda olacağına, üyelerinde salona girmesi yasak olduğuna göre!
Hadi diyelim ki 10 imzayı bulan buldu, adaylık olmanın birinci şartını yerine getirdi, kendisini seçilebilmek için delegenin geri kalanına nasıl tanıtacak, nasıl anlatacak.
Pandemi şartları nedeniyle salonun içine tanıtım materyalleri; broşür, kartvizit, kalem, kolonya, şapka, yelpaze… alınmayacağı söylendiğine, kendisini seçeceklere kendisini gösteremeyeceğine göre; aday olabilme ve seçilme şartları kısıtlanmış olmayacak mı?
Esas yarış ikinci gün yapılacak Parti Meclisi (PM) için olacak. 60 kişilik PM'nin 8'i Bilim Yönetim ve Kültür Platformundan gelecek. Genel başkan tarafından belirlenen 12 aday içinden delege 8 ismi seçecek. Yüzde 33 kadın kotasından 20 üye. Yüzde 20 gençlik kotasından 12 üye.
Kaldı 20 üye; bütün mücadele 20 kişiden biri haline gelebilmek. PM'ye girmek önemli. PM Kurultaydan sonra, partinin en yetkili organı. Parti politikalarının belirlendiği, aday belirleme yöntemlerinin nasıl olacağını; yetkilerini genel başkana devretmediği sürece kimlerin aday olacağını kararlaştıran. Milletvekili adaylarını, cumhurbaşkanı adayını ve tabi yeni dönemin siyaset pratiğinde ‘ittifaklara' karar verecek en önemli organ.
Tabi yine adı geçen maddede en az (10) kurultay delegesinin imzası veya genel başkanın yazılı önerisiyle PM'ye aday olunabilir dendiğine göre oy verecek delegeler genel başkanın seçilmesini istediği isimleri (anahtar listesini) merak içinde beklemek zorunda kalmadan genel başkanın seçilmesini istediği isimleri öneren önergesinde görmüş olacak.
Pandemi şartları ve 65 yaş üstü kişilerin akşam saat 20'den sonra sokağa çıkma kısıtlaması devam ettiğine, CHP delegelerinin en az yüzde 10'nun da 65 yaş üstü olduğu düşünüldüğünde hem sağlıkları hem de kısıtlamalara uymadığında cezaya muhatap olurlarsa ne olacak!
Sonuç olarak öncesi ve sonrasında tartışılan, tartışılacak sayısız konularla toplumun gündeminde yer edecek 37'nci kurultay yapılmış, seçilenler en az iki, bir yıl uzatmayla üç yıl yönetme yetkisi almış olacak.
Oysa artan sorunların çözümsüzlüğü, toplumda iktidara yönelik yükselen ciddi tepkilere yol açmaktadır. Denge denetleme sisteminin yok olduğu, iktidarın istediğini yapmasının önündeki tüm kontrol sistemlerinin iktidar tarafından kontrol edilir hale geldiği bir dönemde. İktidarın topluma güvenden çok korku saldığı bir yönetim karşısında…
Gözler doğal olarak ana muhalefete yönelecektir. Tam bu arayışların, taleplerin yükseldiği bir dönemde sıkışık takvimde, sıkıştırılmış kurultay yerine ülkenin her karışında, her insanında, geleceğe yönelik umut ve heyecan yaratacak politikalar ve kadrolarla toplumun önüne güven veren bir siyaset anlayışı ve modeliyle çıkılabilir miydi?
Elbette çıkılabilirdi. En azından olumsuz tartışmalarla gündeme gelmek yerine, güven veren bir yönetim anlayışıyla gelinebilirdi.
Toplumun her kesimi sorunları tartıştıktan, yönetenleri eleştirdikten sonra; iyi de 18 yıldır yaşanan olumsuzluklar karşısında seçenek olması gereken ‘muhalefet' nerede diye soruyor.
İktidar ülkeyi kötüye götürüyorsa, çözüm olması gereken muhalefetin sorumluğu yok mu diye soruyor.
Soruyor da, soruyor. Bir zamanların meşhur sloganı; nerede bu devlet, nerede bu millet sorularının yerini, nerede bu seçenek olması gereken muhalefet diye soruyor.
CHP'nin iktidara yürüyüş kurultayı şimdiden vatana millete hayırlı olsun…