23.07.2020
GENÇ OLMAK
Çocuk olmak, genç olmak biz yaşlılar için ne güzel bir hayaldir.
50-60 yıl önce hedeflediğimiz okullara girip, başarıp, bitirdiğimiz zaman, iş, meslek, gelir, toplumsal statü garanti gibiydi.
Bugün işler zorlaştı. Okulları bitirsen de arzularına ulaşmak biraz zor oluyor.
Eğitim –öğretimin geçen yılın ikinci yarısı covid 19 salgını yüzünden sıkıntılı sona erdi. Şimdi öğrenciler ve öğretmenler yaz tatilindeler. İyi de, geçen dönemin yaklaşık yarısı boş geçti.
Uzaktan eğitim, internetten eğitim, dijital eğitim falan dense de, ne kadar öğrenci tam erişim sağlayabildi belli değil. Bana göre boş geçti sayılır.
Okul ortamında, yüz yüze eğitim gibi olmaz. Sınıftaki eğitimin motivasyonu sağlanamaz, diye düşünüyorum. Örgün eğitim, yani
okullardaki eğitim covid 19 salgını yüzünden aksadı. Okullar kapatıldı. Öğrenciler sınıf geçirildi. Ancak alması gereken bilgilerin tamamını alamadılar.
Sağlık en önemlisiydi. Salgını önlemek için alınan önlemlerin başında toplu bulunulan okul, fabrika, kahvehane, spor karşılaşmaları vb. gibi sosyal ilişkileri en aza indirmekti. Bu da yapıldı. Ancak salgın hala tam anlamı ile kontrol altına alınmış değil.
Şimdi önümüzdeki ders yılının ne zaman başlayacağı konuşulmaya başlandı. Çocuklarımızın ve ailelerinin sağlığı en önemli görevdir. Bu koşullarda okullar nasıl açılacak, yeni ders
yılı ne zaman başlayacak merak konusudur. Ne gibi önlemler almak gerekir? Hijyen nasıl sağlanır? Sosyal temas nasıl azaltılır?
Bunlar hep zihinlerdeki sorulardır.
***
Ülkemizde örgün eğitim kapsamındaki okul öncesi, ilköğretim ve ortaöğretim öğrencisi 18 milyon öğrenci vardır. Bu öğrencilerin büyük çoğunluğu ikili öğretim yapan okullarda okuyorlar. Yani biz henüz tekli öğretimi bile gerçekleştiremedik.
Durum bu iken salgın ortamında okullar nasıl açılacak?
Üstelik Balıkesir özelinde birçok okulun yıkım kararı alınmış ve yenileri henüz yapılmamışken nasıl olacak? Öğrenciler sınıflara nasıl girip- çıkacak, nasıl mesafeli duracaklar?
Hiçbir kuşak böyle bir durum yaşamadı. Boş geçen yarım ders yılının bilgileri nasıl tamamlanacak? Burada bazı önermeler uygun düşecek sanırım.
1-Okullar 3-4 hafta erken açılır.
2-Geçici olarak, önümüzdeki ders yılı cumartesi günleri de devreye sokulur.
3-İki karne ara tatilinden biri iptal edilerek iş gününe eklenir.
4-Öğrenciye bu anlatılır, inandırılır ve yarım yılın eksik bilgileri verilebilir.
****
Türkiye nüfus artışına paralel okul yapılaşmasını sağlayamadı.
Öğrenci çok, sınıf sayısı yetersiz oluşundan kalabalık sınıflarda eğitim öğretim yapıldı. Şimdi bir de bu salgın tehlikesi, anne babaları şimdiden tedirgin ediyor.
Ekonomi de nüfus artışına cevap veremiyor ki bu kadar çok işsizlik var. Burada biraz matematik yapalım;
Üç- beş yıldır takip ediyorum. LGS (liselere geçiş sınavı) ve YKS (yükseköğretim kurumları sınavı) sınavlarına giren öğrenci sayısı bir buçuk-iki milyon arası. Demek ki her yaştan iki milyon genç geliyor. Üniversitelerin en çok beşyüz bin kapasitesi var. Büyük çoğunluk kazanamadım diye kaderine yanıyor. Kazanan beş yüz binin de üçyüz bini iş bulma imkanı vermeyen okullar. Türkiye ekonomisi ancak ikiyüz binine iş verebilir durumdadır. Üniversite bitirmiş ama atanamayan, iş bulamayan yüz binlerce genç perişandır.
Ekonomik gelişmenin de hızlanması gerekiyor. Yeni iş alanları açılmalı, yeni olanaklar yaratılmalı ki gençlerimiz hemen iş bulabilsinler.
Evet nüfusun artması isteniyor, genç bir nüfusumuz var diye övünüyoruz. Gençlerimizin iyi eğitimle donatılmalarını da istiyoruz. Ancak eğitim hayatı bitince iş, meslek, kazanç, statü
varsa iyi, yoksa okuma isteği de kalmaz.
Yeni bir planlı, programlı kalkınma hamlesine ihtiyaç var. Özel girişimcilerle birlikte, devlet de devreye girmelidir. Salgın sonrası yeni yapılanmada karma ekonomi yeniden düşünülmelidir.
Yabancı sermaye girişi yeni yatırım yapma koşuluna bağlanmalıdır.
Çocuklarımız, gençlerimiz hayallerini yurt dışında değil, kendi yurdunda gerçeğe dönüştürmelidir.
****
Koronanın son bulduğu, sağlıklı mutlu günler dilerim.
Bu yazı 615 defa okundu.