ANASAYFA GÜNDEMSİYASETMANŞET HABEREKONOMİSPORRÖPORTAJLAR YAZARLAR KURULUŞ KÜNYE İLETİŞİM

20.10.2025

Satır Arası Kitap Kulübü

Kitap okuma kulüpleri; okumayı ve okuduğu kitapları tartışmayı seven katılımcıların, bir moderatörün eşliğinde fikir alışverişi yaptıkları toplantılardır. Modern çağda bu toplantıların amacı bir yandan kitap okuma alışkanlığını yaygınlaştırmak iken diğer taraftan katılımcılara sosyalleşme alanı oluşturmaktır.

Kitap okuma kulüplerinin tarihine göz attığımızda bilinen en eski kitap okuma kulübünün 1634 tarihine dayandığını görmekteyiz. Anne Hutchinson ve beraberindeki bir grup kadın organize olarak haftalık vaazları incelemek için bir araya gelirler. Neden mi? Çünkü o dönemde kadınların önemli metinleri okuması ve tartışması yasaktır.

Şehrimizin kitap kurtları da belediye başkanımız Sayın Ahmet AKIN'ın tensipleri, Millet Kütüphanesi müdürü değerli Serap MÜJDECİ GÖKGÜN' ün özverili çalışmaları, Selim YAPICI ve yazar  Gülnur GÜNDOĞAN'ın moderatörlüğünde, “Satır Arası Kitap Kulübü” adı ile ayda bir kez Pazar günü Millet Kütüphanesi'nde buluşuyor. Katılım +18 olmak şartıyla herkese açık. Katılımcıların kendilerine yeni bakış açıları kazandırdığı buluşmalarda belirlenen eser bir sonraki buluşmada sohbet ve analizler eşliğinde tartışılıyor. 

Her buluşmada farklı bir tür ve farklı bir yazarı tanıtmayı amaçlayan okuma kulübünün ilk seçtiği kitap, dünya edebiyatından “Hayvan Çiftliği” idi.

George ORWELL' in bu muhteşem eseri üzerine saatlerce konuşmak ve sayfalarca yazmak elbette mümkün. Ancak ben size bugünkü yazımda tek bir gösterge üzerinden kısa bir analiz yapmak istiyorum.

  Öncelikle şunun altını çizelim. Hiçbir edebiyat eserini yazıldığı dönemden ve bağlamından ayrı düşünemeyiz. Elbette bu Hayvan Çiftliği romanı için de geçerlidir.

 İnsanoğlu tarih boyunca ideal bir düzen arayışı içinde olmuş, farklı yönetim sistemleri denemiş ancak bu sistemler çoğunlukla hayal kırıklığına yol açmıştır. Çünkü sistem çıkarlarla çatışma içerisinde olmuştur. Bu bağlamda Hayvan Çiftliği romanı hayvanlar vasıtasıyla toplumu ve toplumun farklı katmanlarının hayal kırıklıklarını yansıtan bir romandır.

Kitap iki çatışma üzerine kurgulanmıştır. Birinci çatışma insanlar ve hayvanlar arasındadır. İkinci ve asıl çatışma ise anlatının iki başkarakteri olan Snowball ve Napolyon arasındadır. 

Birinci çatışma üçüncü bölüme kadar devam eder. Çatışmanın sonunda hayvanlar çiftliği ele geçirir ve çiftliğin ismi “Beylik Çiftliği” iken “Hayvan Çiftliği” olarak değiştirilir. Buradaki dikkat çekici nokta kendisinden farklı olana “hayır” diyen toplumun; zafer kazandıktan sonra kendi belirledikleri emirleri yok sayması, unutması ve kendisinden olana “evet” diyerek onaylamasıdır. Örneğin; Anlatı da Yedi Buyruk'un beşinci maddesi olan “Hiçbir hayvan alkol içmeyecektir.” (s:26) kuralı anlatının ilerleyen bölümlerinde Napolyon'a tanınan ayrıcalık olarak karşımıza çıkar. Çiftlik çalışanları yedi buyruğu çoktan unutmuştur. 

Satır arası:

Şubat sonlarında bir ikindi vakti, mutfağın ilerisindeki Jones'un döneminden bu yana kullanılmayan küçük bira yapımevinden avluya, hayvanların daha önce hiç koklamadıkları sıcak, bol ve iştah açıcı bir koku yayıldı.”(s: 91-92)… “Napolyon'a büyük çorba kasesiyle üç litre bira verileceği haberi hemen duyuldu”.(s92). Bira Boxer'ın ansına düzenlenen anma şöleninde viskiye evrilir ancak çiftlik çalışanlarının buna hiçbir itirazı olmaz. Domuzların kendilerine bir yerden bir kasa daha viski alabilecek bir para bulmuş olduğu sözü ağızdan kulağa dolaştı durdu.”(s:100)

İkinci çatışmaya geçmeden önce Snowball ve Napolyon'un karakterlerinden kısaca bahsedelim:

Satır arası:

 “…Domuzların arasında en göze çarpanı Snowball ile Napolyon adındaki iki genç domuz boğası idi. Napolyon iri, yabanıl görünüşlü, Berkshire'lı bir domuzdu. Çok konuşmazdı ama dediğini yaptıracak yavuzluktaydı. Snowball, Napolyon'dan daha canlı daha konuşkan ve daha inatçıydı.” (s:19)

“…Napolyon Snowball'ın kurallarına hiç ilgi duymadı. O, gençlerin eğitiminin yetişkinler için yapılabilecek herhangi bir şeyden daha önemli olduğunu söylüyordu.” (s:34) 

Snowball idealisttir. Napolyon ise hırslı, sessiz, güç düşkünüdür. Snowball, hayvanların yaşamlarının ve eğitim durumlarının iyileştirilmesini önemser. Planlama ve organizasyon yetenekleri ön plandadır. Bir yel değirmeni inşa etmeyi ve ondan ısı ve elektrik üreterek çiftliğin ihtiyaçlarını karşılamayı ve haftada üç gün çalışmayı vadeder. Buna karşılık Napolyon'un vaadi ise yiyecek ve silahtır. Hatta çiftlikte yeni doğan köpek yavrularını alıp eğitir. İlerleyen zamanda bu yavrular onun, bir emri ile saldırmaya hazır, koruma ordusu olur. 

Bir edebi eserin satır aralarını okurken yazarın kullandığı göstergeler o eseri anlamamızda bize en büyük yol göstericidir. 

Anlatıda birden fazla gösterge var. Ben zamanınızı fazlaca almak istemediğim için burada sadece bir tanesinden bahsedeceğim. Bu gösterge 4. bölümde karşımıza çıkan “yel değirmeni” dir.

  Değirmen metafor olarak gerek Türk gerekse dünya edebiyatında sıklıkla karşımıza çıkan önemli bir semboldür. Tanpınar mısralarında şöyle seslenir:

“…Başım sükûtu öğüten
Uçsuz bucaksız değirmen
İçim muradına ermiş
Abasız postsuz bir derviş”

Bedri Rahmi Eyüpoğlu ise;

“…Değirmen misali döner başım
Sevda değil bu bir hışım” der.

Hikâye türünde Sabahattin Ali'nin Değirmen hikâyelerini, roman türünde Reşat Nuri Güntekin'in Değirmen romanını örnek gösterebiliriz. Bu eserde de değirmenin çarklarının bozulan düzeni temsil ettiğini söylemek yanlış olmayacaktır.

Dünya edebiyatında ise Don Kişot' un yel değirmenlerine karşı savaşı verdiği mücadele hemen aklınıza gelmiştir sanırım.

Peki, Hayvan Çiftliği'nde inşaat ve modernizasyon projelerini temsil eden “yel değirmeni” neyi simgeliyor?

1- Umut: Bir başka ifade ile hayvanların gelecekte daha iyi yaşan koşullarına sahip olmalarını. Yani ütopyayı. Hayvanlar, yel değirmenini inşa ettiklerinde elde edecekleri ısı ve elektrik ile daha rahat yaşam koşullarına sahip olacaklardır

Satır arası:

“Çiftlik evlerinden pek uzakta olmayan çayırda, çiftliğin en yüksek noktasını oluşturan küçü bir tepe vardı. Snowball inceledikten sonra buranın yel değirmeni için biçilmiş kaftan olduğunu, değirmene bir dinamo kurulursa çiftliğin elektrik ihtiyacını karşılayacağını söyledi. Bu sayede ahırlar aydınlanacak, kışın onları ısıtacak ve testere pancar doğrama, kuru ot kesme, elektrikle süt sağma makineleri yapabilecekti.” (s; 49)

2 -Sömürü ve manipülasyon: Anlatı ilerledikçe yel değirmeni Napolyon'un diğer hayvanları manipüle ettiği bir araç olarak karşımıza çıkar. 

Satır arası:

“Bir değirmen daha yaparız. İstersek altı değirmen daha yaparız. Şu ayağımızın altındaki toprak düşman işgalindeydi. Şimdi Napolyon yoldaşın şefliği sayesinde karış karış her tarafını yeniden kazandık!(s; 85) Yani zaten bizim olan bir şeyi kazandık dedi, Boxer. Squealer cevap verdi: Bu bizim zaferimizdir.” (s; 86)

3-Başarısızlık: Yel değirmeni iki kez yıkılır ve yeniden inşa edilir. Hayvanlar, beslenmelerinden ve emeklerinden ne kadar fedakârlık yaparlarsa yapsınlar bu tam ve beklenilen iyileşmeyi sağlamaz. Isı ve elektrik için kullanamazlar. Sadece tahıl öğütmeye yarar. 

Satır arası: 

“…Tayınlar aralık ayında azaltıldı, ocakta bir kez daha azaltıldı. Gaz savurganlığını önlemek içn ahırlarda fener yakılması yasaklandı.” (s;91) “Ayağı iyileştikten sonra Boxer alışıldığından daha çok çalışmaya başladı. Gerçekte bütün hayvanlar o yıl köle gibi çalıştı. (s; 94)… “yel değirmeni elektrik gücü elde etmek için kullanılmıyordu. Yalnızca buğday öğütüyor ve iyi para getiriyordu.”(s; 102)

4- Devrime ihaneti temsil eder. Çünkü hayvanlar ne kadar sıkı çalışırlarsa çalışsınlar, iktidardaki domuzlar tarafından gasp edilirler. Değirmenin inşaatını ve modernizasyon projelerini tamamlayamazlar. Bu durum da devrim ideallerinin yozlaştığını gösterir. 

Satır arası: 

“… Bütün hayvanlar eşittir. Ancak, bazı hayvanlar ötekilerden daha eşittir.”(s;106)

Kısaca yel değirmeni bir taraftan devrimin başarısızlığını temsil ederken diğer taraftan umut ve devrimci ideallere olan ihaneti simgelemektedir. 

Son söz; 

Rejim türü ne olursa olsun okumayan, sorgulamayan, tepkisiz ve kayıtsız kalan bir toplum; sömürülmeye, ezilmeye ve yok olmaya mahkûmdur. 

Unutmayalım ki; toplumsal değişim sanat, edebiyat, akıl, mantık ve bilimin ışığında olur.


Bu yazı 86 defa okundu.


Yorumlar


Ad Soyad E-Mail
GÜNDEMSİYASETMANŞET HABEREKONOMİSPORRÖPORTAJLAR YAZARLAR ARŞİV

KONUMUMUZ

Altıeylül / Balıkesir

ADRES

Altıeylül Mah. Çiğdem Sok. İnaler İş Mrk.No: 8 1/1 Altıeylül / Balıkesir
MND Ajans
©2020 | Tüm Hakları Saklıdır
MND Ajans