05.08.2020
KARDAN KADIN NASIL YAPILIR?
(Sevgili Öğrenciler,
Size severek okuyacağınız bir gülmece öyküsü gönderiyorum. Okuduktan sonra siz de yaşadığınız olaylardan öyküler yazabilirsiniz. Başarılar.)
Kar aralıksız yağdı. Yollar, çayırlar, otomobillerin üstü bembeyaz karla doldu.
Sokağımızın tüm çocukları gökkuşağı renklerindeki atkıları, bereleri, eldivenleriyle ortalığı şenlendirdiler.
Kartopu savaşları sürerken sokağımızın yaramazlık kumandanı Sibel elinde kocaman bir kürekle göründü.
“Siz hâlâ küçük çocuklar gibi kartopu mu oynuyorsunuz? Hepiniz yanıma gelin!
Kardan kadın yapalım.”
Buket havalara zıpladı:
“Ay.. .Ay... Ay... Ne güzel! Saçlarını yünlerden yaparız. İki örgü olsun. Ben örerim.”
Gökçe her zaman Buket'in söylediğinin tersini söyler. Aralarında gizli bir yarışma var.
“Olmaz! Başına bere, boynuna atkı koyalım. Kış havasına yakışsın.”
Cevdet kolumu dürttü:
“Bunlar şimdi kavgaya başlar. Biz en iyisi karları toplayıp şuraya tümsek yapmaya başlayalım. Bakalım sokağımızın yontucuları nasıl bir heykel konduracaklar.”
Sibel'in emreden sesi duyuldu:
“Erkekler bu tarafa. Elinizdeki tahta parçası ve küreklerle bolca kar yığmaya başlayın şuraya.”
Şengül çıngır çıngır bağırdı:
“Neden hep erkekler karları topluyor? Ben de kapıcımızın küreğini hemen alıp geliyorum.”
Karda düşe kalka gözden kayboldu. Boyundan büyük kürekle geri geldi. Kapıcı da arkasından koşuyordu:
“Şengül Hanım kızım. Kürek kırılırsa baban benim maaşımdan keser. Kürek bana gerekli. Kömür atma zamanım geldi. Verin küreğimi!”
Sibel Hasan Amca'ya bağırdı:
“Hasan Amca küreği yemeyeceğiz. Ne kıymetli kürekmiş bu. Kardan, kadın yapıyoruz burada! “
Hasan Amca kara gözlerini açtı.
“Kardan, adam olur kızım!”
Kızların hepsi bağırarak kapıcı Hasan Amca'nın üzerine yürüdüler. Hasan
Amca ellerini havaya kaldırarak yüzünde tatlı bir gülüşle arkasına bakmadan kaçtı:
“Tamam çocuklaaar… Ne isterseniz onu yapın. Yalnız kürek sağlam kalsın!”
Sibel yumruğunu havaya kaldırdı:
“Arkadaşlar daha çok kar getirin. Etekleri geniş olacak. Bir sultan yapalım.
Cepkeni işlemeli, etekleri kırmalı olsuuuun...”
Küçük Nezih cılız bir sesle sordu:
“Sibel Abla burnuna havuç getirebilir miyim?”
Kızlar hepsi birden bağırdılar:
“Bu sultan olacak! Kardan adam değil! Havucu sen ye de biraz büyü!”
Nezih hemen kızağına oturdu, bayırdan aşağıya kaydı, gitti.
Sibel'in emir veren sesi bir daha duyuldu.
“Başını yerleştirdik. Cansu gel. En güzel topuzu sen yaparsın. Kulaklarını unutma!”
Kızlar başlarındaki tokaları çıkarıp kardan kadına taktılar. Renkli tokalar, taşlı tokalar, kurdeleli tokalarla kadının başı çerçi dükkânına döndü. Yaptıklarını çok
beğenip buzdan heykelin çevresinde el çırpıp döndüler.
İpek elindeki tahta parçası ile kardan kadının eteklerine kıvrımlar yaparken sordu:
“Sibel kuru bamya dizisi getireyim. Kulaklarına küpe yapalım mı?”
Bu arada tüm kızların ceplerinden ruj, göz kalemleri çıktı. Boyalar eriyip akmaya başlayınca boyamaktan vazgeçildi. Canset birden çok önemli bir fikir bulmuş gibi bağırdı:
“Buldum! Kuru bamya ve kırmızı biber dizilerini boynuna kolye yapıp asalım.
Zengin kadın olsun. Portakal kabuklarından parçacıkları ipe dizerim. Kulaklarına küpe diye asarız.”
Kızlar bu buluşa da çok sevindiler ellerini birbirlerine çarptılar. Coşkulanıp kardan heykelin çevresinde dans ederek döndüler. Biz erkekler ağır işçi gibi çalışıyoruz. Kürekler elimizde durmadan kar yığıyoruz. Konuşmaya korkuyoruz derken Salim dayanamadı:
“Eline süpürge ya da paspas verseydik!”
Özge her zaman Salim'e sinirlenir. Bu fırsatı kaçırmadı. Önce şöyle bir itti.
Yere düşünce yüzüne kar doldurdu. Salim'e yardım etmesem Sibel'in elinden kurtulamazdı. Salim de kızağına atladığı gibi bayırdan aşağıya kaydı.
Özge hırsını alamamıştı. Bağırmaya devam etti:
“Bu sultan olacak. Hizmetçi değil!”
Ayça yanına gelince sakinleşebildi.
“Biz tanrıça yapıyoruz Özge omuzlarına şal getireyim mi?”
Kızlar bu buluşu da çok beğendiler. Erkeklerin sayısı azaldığı için bizi oyundan atarlar diye sessizce bakıyoruz.
Kardan kadına portakal kabuklarından dudak yapıldı. Gözlerine salatalık kabuğundan iki yeşil göz konuldu. Çam yapraklarından uzun kirpikler takıldı.
Sibel bahçe duvarındaki sarmaşıktan getirdi. Eteklerine çengelli iğnelerle tutturuldu. Kırmalı güzel bir etek oldu. Limon, portakal kabuklarından çiçekler kesip toplu iğnelerle eteğe sapladılar.
Canberk baskekbol çalışmasından yeni dönmüştü. Babasının arabasından iner inmez yanımıza koştu. Biz erkeklerin sayısı arttı diye sevinirken o şöyle dedi:
“Kucağına bir bebek koysaydınız kızlar!”
Sözü yarım kaldı. Onu kartopuna tutan kızlar bağırıyorlardı:
“O bir tanrıça! O bir Tanrıçaaa...”
Canberk kulağımıza “Biz de yarın tanrı yapalım” dedi ama sesi duyulmadı.
Kızlar şimdi elerinde çam dalları marşlar, türküler söyleyerek tanrıçanın çevresinde dönüyorlardı…
Bu yazı 576 defa okundu.