Seçime daha üç yıl var, yani bin gün! Az bir zaman değil. Ama sanki önümüzdeki yıl seçim olacakmış gibi siyaset hareketli, canlı. Yeni partiler kuruluyor. Her hafta bir anket kuruluşu kamuoyuna anket sonuçları açıklıyor; partilere ve parti kurma düşüncesinde olanlara özel yapılan anketler ayrı!
İktidarın tüm hamleleri; Ayasofya'nın ibadete açılması, geleceğe dair doğalgaz bulunma müjdeleri, savaş senaryoları… iktidar somut politikalardan çok seçmenin duygularına yönelik strateji izliyor. Cepler doldurulamayınca bari gönüller doldurulsun isteniyor!
İP Başkanı Meral Akşener 2021 Haziran'da seçim beklediğini açıklarken; bu işlerden sorumlu kişi Devlet Bahçeli'dir ona sormak lazım demeyi de ihmal etmedi.
AKP'den ayrılan Ahmet Davutoğlu Gelecek Partisini, Ali Babacan Deva partisini kurdu.
Eski DYP'li Sağlık Bakanı Rıfat Serdaroğlu başkanlığında Doğru Parti ismiyle partinin kuruluşu açıklandı.
CHP'den ihraç edilen Ardahan Milletvekili Öztürk Yılmaz Yenilik Partisi ismiyle partinin kuruluşunu açıkladı.
5 ayda 10 yeni siyasi parti kurulmuş!
CHP'nin 2018 cumhurbaşkanı adayı, eski Yalova milletvekili Muharrem İnce'de 27. Kurultayda oturtulduğu yere itirazını esas alarak, daha önceki hoşnutsuzlukları ile bütünleştirerek 13 Ağustos günü Ankara'da basının karşısına çıktı. Kendisine haksızlıklar yapıldığı iddiasıyla ‘'Bin günde memleket'' adıyla hareket başlattığını. Yola çıkış tarihini aynı zamanda CHP'nin kuruluş tarihi olarak ta kabul edilen Sivas Kongresinin tarihi olan 4 Eylül'de Sivas'ta başlatacağını kamuoyuna ilan etti.
Otobüs giydirilmiş, hazırlıklar tamamlanmış, yola çıkmak için belirlenen gün bekleniyor!
Başlangıçta parti kurmayacağını, gelişmelere göre hareket edeceğini söylerken değişik illerden gelen haberlere göre bazı isimlere yapılan tekliflerden ve kulislere bakıldığında parti kurulma çalışmaları bayağı yol almış gibi gözüküyor.
Kurar mı, kurmaz mı bilinmez ama CHP'den kopuş süreci çoktan başlamış gibi.
Kemal Kılıçdaroğlu'nun karşısına ilk aday olduğunda adaylığını destekleyen yazıyı yazmış, cumhurbaşkanlığı adaylığı sürecinde milletvekili arkadaşlarımızla birlikte birçok ilde çalışmalara katılarak destek vermişliğimiz vardır.
Abdullah Gül sendromu karşısında her yurttaş gibi Muharrem İnce'ye destek verilmesi gerektiğine inanarak çalışmalarda, sahadaydık.
2014'ten sonraki parti içi mücadelede kendisine bağlanan umutları örgütleyebildi, parti içinde demokratik mücadeleye sahip çıkabildi mi; eğer bugün parti içinde bu derece rahatsızlıkların olduğu iddiaları karşısında seçeneksizlik varsa taktiri parti kamuoyuna bırakmak lazımdır.
Cumhurbaşkanlığı sürecinde kamuoyu yüksek beklenti içine girmişti olmadı. Kendilerinin de kabul ettikleri gibi seçim gecesi ve sonrası iyi yönetilemedi. Hele o ‘adam kazandı' ve bu oranlarla ‘ikinci tura kalsa' ne olacaktı sözleri kitlelerde derin hayal kırıklığına yol açtı, umutları tüketti. Kamuoyu o günden beri bunun değerlendirmesini yapıyor tabi ki takdir yine kamuoyunundur.
Yine kendi ifadesiyle cumhurbaşkanlığı seçim sürecinde görmeyen iktidar medyası bu süreçte Muharrem İnce'ye çok özen göstermekte, hiçbir açıklamasını göz ardı etmemektedir; acaba neden, özel bir hikmeti var mıdır dersiniz!
Kendisine yönelik oyları bölme ithamına karşılık iki pet şişe örneği çok anlaşılabilmiş, kamuoyu ikna olmuş değildir. Her ne kadar seçim sistemine yönelik değişiklik hazırlıkları yapılsa da, mevcut seçim sisteminde önemli olan cumhurbaşkanlığı adaylığıdır. Muharrem İnce'nin tek hedefinin de tekrar cumhurbaşkanı adayı olabilmektir. Bu da Meclis'te aday olmaya yetecek kadar milletvekili olmadığına göre, görünürde halktan toplanacak yüz bin imza ile mümkün gözükmektedir. Yüz bin imza toplanır mı? çıkacak adaylara bağlı. Abdullah Gül, Ali Babacan dışında, isimleri tabanda konuşulan, anketlerde öne çıkan Ekrem İmamoğlu, Mansur Yavaş gibi CHP tabanının kabul edeceği bir aday çıkarsa, yüz bin imza işi kolay değildir.
O halde geriye ne kalıyor parlamento çoğunluğunun elde edilmesi. Şimdilik iktidarın kafasındaki seçim sistemi bilinmiyor.
Seçimlere uzun bir zaman olsa da, iktidar bloğundaki oy kayıpları muhalefet partilerini iktidar seçeneği yaratamıyor olmasından hareketle kararsızların oranı yükseliyor. Umut olabilmek için kurulan partiler henüz ‘umut' yaratabilmiş değil. Tabi bu yaratılamayacağı anlamına gelmiyor. Ancak plandan, programdan, ideolojiden, vizyondan uzak; benmerkezci bir siyaset anlayışıyla ne kadar umut yaratabilir, bekleyip görmek gerekiyor.
Belki de eski siyasetçilerin önderliğinde hiç siyasete bulaşmamış! siyasetle ilgilenmemiş yepyeni! pırıl pırıl! ‘a politik' işinde ve konusunda uzman kadrolarla oluşacak siyasi hareket memleketi alır götürür, kim bilir!
Cumhurbaşkanlığı seçiminde alınan oylar sadece adaya verilmiş oyları değil aynı zamanda partinin oylarıdır. Yine yerel seçimlerde kazanılan belediyeler adayların, partinin, ittifakın katkısıyla kazanılmıştır. Yerel seçim kazanımlarını tamamen; Kürt seçmen oylarına bağlamak, adaylara, partiye ve ittifak bileşenlerine haksızlıktır, doğru değildir.
Bugüne kadar CHP'den ayrılıp yeni siyasi yolculuk başlatanların başarılı olduğu görülmemiştir. CHP içindeki tüm olumsuzluklara rağmen, mücadelenin ayrılıklarda değil, parti içinde verilmesinin gerçekliği göz ardı edilmemelidir.
Bu yazı 466 defa okundu.