14.09.2020
Yakalayın eylülü!
Yeni bir eylül daha akıp gidiyor, avuçlarımızın arasından.
Çoğu kişi yaz aylarını bekler, ben ise eylülü…
Artık o çok sıcak yaz günleri yerini tatlı bir serinliğe bırakmıştır.
Birkaç aydan beri karada bakıma alınan balıkçı tekneleri denizle yeniden
buluşmuştur. Avlanma yasağı boyunca onarıma alınan ağlar, artık balıkla
dolması umuduyla sulardadır. Yakamozlar bile bir başkadır, eylülde.
Eylül aylarını hiç kaçırmamaya özen gösteririm. Eylülü doya doya yaşarım,
Erdek'te, sahilde çıplak ayaklarla sahilde dolaşarak…
Eylülde, gün batımı bile başkadır.
Eylülü yaşarken, hep “Kim bilir, bundan sonra yaşanacak kaç eylülümüz kaldı?”
diye düşünürüm.
Edebiyatımızda eylül, genelde “hüzün ayı” olarak ele alınır. Kesinlikle katılmam.
Aklıma, Özdemir Asaf'ın şu dizeleri gelir:
“Hazan dediler,
Hüzün dediler…
Kalbimizi ele verdiler…
Sadece eylüldü gelen,
Güzelliği göremediler…
Oysa benim eylüllerimde
Cevizler, incirler, bademler var…
Bağ bozumları
Üzüm şıraları
Kış hazırlıkları
Tatlı esintiler
Naif geceler
Yağmurlar…
Güzel başlangıçlar var…
Bir de, mutlu şarkılar…
Hoş geldin eylül…”
X X X
Tabii ki eylül, dizelerde bir başka güzel!
Cemal Süreya, şöyle diyor:
“Bir gün aklına gelecek olursam
Bana şiir ısmarla,
Eylül'ü konuşalım”
Oysa eylül, o kadar güzel anlatır ki, kendisini. Dinlemeye doyamazsınız.
Hele bir de Kapıdağ'a düşürün yolunuzu…Son aylarda Rüzgâr Enerji
Santralleri(RES) tarafından acımasızca hançerlendiğini yüreğinizde hissederek,
doyumsuz oksijenini çekersiniz ciğerlerinize…
Benim için aslında eylül bir ay değil, bir mevsimdir.
İşte yeni bir eylül daha akıp gidiyor, gözümüze baka baka…
Her eylül, yeni bir başlangıçtır, yaşamımızda.
Kaçırmayın, yakalayın, eylülü!
Bu yazı 480 defa okundu.