25.09.2020
Eşeğin mertebesi
İlhan Berk, bir dizesinde, “Dünyada en güzel şehirler uyanır” der.
Bir kenti kent yapanlar ise hiç kuşkusuz ki, içinde yaşayan insanlarıdır. Bir kentin güzel uyanması için de orada yaşayan insanların mutlu ve gelecekten umutlu
olmaları gerekir.
Kentleri güzelleştirmesi gerekenler ise o kentin yöneticileri, sivil toplum kuruluşları, politikacıları başta olmak üzere tüm dinamikleridir. Bunun için de,
başta o kentin belediye başkanları, yerel yöneticileri, sivil toplum kuruluşları, oda ve dernek başkanlarının kültürlü, birikimli, yetenekli olmaları, bu nitelikleriyle koltuklarını doldurmaları gerekir.
Eğer kentler, ileriye gitmek yerine yerinde sayıyor veya geriliyorlarsa, bunun en önemli sorumluları işte bu birikimsiz, alt yapısız, yaşamlarında doğru dürüst tek
kitap bile okumayan, buna karşın özeleştiri yapmadan, hep bu koltuklara talip olan kişilerdir. Bu kişiler, koltukları büyüdükçe, küçüldüklerinin farkında bile
değillerdir, ne yazık ki.
Yazımızı bir Nasrettin Hoca fıkrasıyla bitirelim.
Nasrettin Hoca, bir gün, eşeğini hava alsın diye evinin damına çıkarmış. Aradan bir süre geçtikten sonra, “Yeter artık, inme zamanı geldi” diyerek, damdan
aşağıya indirmek için yularından çekmiş. Hoca, kan ter içinde kalmış ama nafile yere uğraşmış. Eşek, bir türlü inmemiş.
Yorulan Nasrettin Hoca, damından inmeyen eşeğe, “Ne halin varsa gör!” diyerek, eşeği evinin damında bırakıp, kendisi damdan aşağı inmiş.
Hoca, evinin damından inince, oynama alanı bulup iyice rahatlayan eşek, hoplamış, zıplamış durmuş, evin damında.
Eşek, öyle çok zıplamış ki, en sonunda Nasrettin Hoca'nın toprak olan evinin damı daha fazla dayanamamış ve delinmiş. Aşağı düşen eşek de ölmüş.
Eşeğin sonunu ibretle izleyen Nasrettin Hoca, hemen gereken dersi çıkarmış:
“Demek ki, eşeğin mertebesini yükseltirsen, hem bulunduğu yere zarar veriyor, hem de kendisine!”
Bu yazı 505 defa okundu.