Kamuoyunun kaçıncı paket olduğunu unuttuğu bir yenisi daha ‘YEP' adıyla janjanlı sunumla Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak tarafından açıklandı. Keşke albenili sunumlar, süslü laflarla her şey konuşulduğu kadar kolay olsaydı; paket açıklanırken döviz fiyatları yukarıya pik yapmaz, ekonomi verileri negatif etkilenmezdi.
Demek ki piyasalar bugünü yok sayan, geleceğe yönelik vaat laflarını artık ciddiye almıyor. Güven kaybolmuş. Yönetenler ne söylerse söylesin etkisini yitirmiş.
Açıklanan paketi gerçekçi bulan da, gerçeklerden uzak tamamen algıya yönelik olduğunu iddia eden uzmanlarda var. Ama gerçek olan şu ki; sıkıntıyı dibine kadar yaşayan piyasa aktörleri geleceği değil bugünü düşünüyor. Değil iki, üç yıl sonraki hedefleri önündeki iki üç ayı nasıl çıkaracağını, kapıdaki krizi nasıl atlatacağının hesabını yapıyor.
Bakan Albayrak'ın daha önceki açıkladığı verilerin tutmaması, her pakette birbirinin zıttı rakamları açıklamasının tutarsızlığı bir tarafa kamuoyuyla dalga geçer gibi ‘dövize bakmıyorum, yükselmesinin bir önemi yok, yükselmesi bizim lehimize' benzeri açıklamaları piyasaların programı ciddiye almama duygusunu kuvvetlendirmiştir
Bakanın dediği gibi dövizin yükselmesinin bir önemi yoksa o zaman son birkaç ayda dövizi belli bir seviyede tutmak için 120 milyar dolar neden heba edildi. Her döviz yükselişinde dışgüçler döviz üzerinden bize operasyon çekiyor neden dendi. Ve yine dövizle mücadele için döviz bozdurma kampanyaları neden düzenlendi; döviz bozdurma yarışına girildi, dövizini bozduranlara ödüller verildi, umre gezileri düzenlendi, meydanlarda döviz yakma gösterileri yapıldı.
Yine Sn Bakan dövizin yükselmesini bekleyenleri suçlayan, dalga geçer gibi ‘yok döviz 8-10 lira olsun da bozduralım diyenler daha çok beklersiniz' konuşmalarını neden yaptı. Döviz alanların eli yanacak perişan olacak dendi tam aksine dövizini bozduranlar perişan oldu, muhtemelen şimdi karalar bağlıyorlardır. Döviz alımlarına uygulanan vergi % 0,2'den 5 kat artırılarak % 1'e neden yükseltildi (şimdi tekrar düşürüldü) ve bütün bu kısıtlara rağmen bankalardaki Döviz Tevdiat hesapları rekor artışının önüne geçilemedi (yastık altına kaçanlar hariç).
Demek ki yönetenlerin tüm baskısına rağmen vatandaş yönetenleri ciddiye almamış, güvenmemiş birikimlerini dövize çevirmiş, Dolarizasyon oldukça artmış.
Döviz kuru bakan için önemli değilmiş, hiç oraya bakmıyormuş; senin bakmanın bir önemi yok, sen zordan bakmak istemezsen de bütün ülke mecburen bakıyor.
Şimdiye kadar koyduğunuz hangi hedefi tutturdunuz da; piyasa bugün açıkladığınız hayalden öteye gitmeyen süslü laflarınıza inansın.
Tek tek rakamlara girmeden bazı rakamlara bakalım.
2013'teki 10. Kalkınma Planı'nda 2023 hedefi olarak milli geliri 2 trilyon dolar olacak denmiş, 2019'daki 11. Kalkınma Planı'nda (GSYH) 1.080'e düşmüş, sizin YEP deki vadiniz 875 milyar dolar. Kişi başı milli gelir 25.000 dolar denmiş, YEP'e göre 10.033, ihracat 500 milyar dolar denmiş, şimdi YEP'e göre 214 milyar dolar, işsizlik yüzde 5 denmiş, şimdi YEP'e göre yüzde 10.9.
2011 yılında açıklanan 2023 hedeflerinden hızla uzaklaşmışız. Ayrıca sayelerinde ciddi anlamda fakirleşmişiz. Sayısız kez OVP (Orta Vadeli Program), YEP (Yeni Ekonomik Program) açıklamışsınız, hiçbiri tutmamış ve şimdi kendinize güvenilmesi ve bu hedeflerin tutturulacağına inanılmasını bekliyorsunuz; inanan olur mu?
Ekonomin en temel parametresi güvendir. Güven kuş gibidir, kuş bir uçtu mu bir daha geri gelmesi olabildiğince zordur.
Hangi isim adı altında, ne kadar farklı janjanlı sunum, istediğiniz kadar süslü geleceğe yönelik umut vadeden program açıklarsanız açıklayın güven duyulmaz. Güven duyulması için;
-Bütün kararların tek kişi tarafından alındığı, tek kişiye dayalı sistemden vazgeçilmesi,
-Kuvvetleri birliğinin olduğu, bütün kuvvetlerin tek elde toplandığı değil yasama, yürütme, yargı kuvvetler ayrılığı sisteminin uygulandığı,
-Talimata uymadığında başkanının görevden alındığı MB değil, bağımsız kararlar alabilen, bağımsız para politikası uygulayan MB'nın olduğu
-Bankaların riskini artıracak şekilde bankalara kredi verin diye talimat veren BDDK değil, bankaların riskini azaltacak şekilde bankaları denetleyen BDDK,
-KHK'larla değil, yasaların Meclis'ten çıktığı güçlü Meclis'in olduğu,
-Yabancı veya yerli yatırımcının ileride karşı karşıya kalacağı sorunlar karşısında güven duyabileceği hukuk sisteminin olduğu, yargının yönetenlerden bağımsız kararlar alabildiğine inanılan, yargı bağımsızlığının olduğu ülkelere yatırımcı güvenle yatırım yapar.
Bırakın doğrudan yabancı yatırımı son zamanlarda hisse senedi, tahvil ve DİBS satışlarıyla yabancı yatırımcı satacağını satarak ülkeden çıkış yapmış; el elde, baş başta, biz bize kalmış durumdayız.
Dövizi ciddiye almayan bakan beye küçük bir hatırlatmayla son verelim. Son bir iki aylık kur artış farkından Hazine'nin kaybı yaklaşık 200 milyar dolar. Bu kur'dan doğan zararla eğitimden mahrum kalan öğrencilerin; tablet, internet, veya okulların altyapı ve tüm hijyen ihtiyaçları karşılanabilirdi. O nedenledir ki; Bakan Bey eskisi gibi dövizi ciddiye alsa iyi olur!
Bu yazı 471 defa okundu.