01.11.2020
Yine “arz ettiler!”
Bayramlarda ve çeşitli törenlerdeki sunucuların “arz etmeleri!” sürüyor.
Bandırma ve Erdek'teki Cumhuriyet Bayramı törenlerinde de sunucuların, programı başlatırken ve bitirirken, konuşmaları için kürsüye mülkü âmirleri
davet etmeleri sırasında yine askeri terminolojinin bir ifadesi olan “arz ederim”i kullandıkları görüldü.
Ne olur artık vazgeçin şu “arz etmek”ten!
Konuşmacıları kürsüye çağırırken, “arz etmeyip”, davet etseniz günaha mı girersiniz?
X X X
Türkçeyi her Türk insanının doğru konuşması gerekir. Hele hele televizyonlarda, radyolarda konuşan herkesin, bu konuda örnek olması zorunludur.
Televizyonlardaki sunucuların yanı sıra anlı-şanlı profesörlerimiz bile bir konuda örnek vermeleri gerekirken, “atıyorum!” diyorlar.
Neyi atıyorsun?
“Örneğin”, ya da “örnek veriyorum” demek bu kadar zor mu?
X X X
“Şok oldum” diye konuşuyor veya yazıyor, çoğu kişi.
Oysa “şok” olunmaz, “şoke” olunur.
X X X
Spiker, maçın ardından “Oyuncular, şu anda stattan çıkış yapıyorlar!” diyor.
“Çıkış yapmak” komikliği yerine “çıkıyorlar” demek zor mu?
Aklıma, trafik polislerinin, şoförlere yönelik, “bekleme yapma(!)” uyarısı geliyor.
X X X
“Türk Dil Kurumu”nun, uzatma işaretlerini kaldırdığını sanan kişilerin sayısı az değil.
Yok böyle bir şey!
Uzatma işaretleri kalksa, “hala” ile “hâlâ”, “kar” ile “kâr” arasındaki anlam farkını nasıl anlatacaksınız?
X X X
İşte hatalı kullanılan bir başka sözcük.
“Yalnız” ve “yanlış”
“Yalın” kökünden gelip, “yalnız” olarak yazılması gereken sözcüğü “yanlız”;
“yanılmak” kökünden gelip, “yanlış” olarak yazılması gereken sözcüğü “yalnış” olarak yazanlar çok fazla.
X X X
“de”, “da”, “ki” ek ve bağlaçlarının yanlış kullanılması ise millî bir felâket!
Ne yazık ki, sade vatandaşların yanı sıra birçok yazarın bile bu ekleri yanlış kullandığını üzülerek görüyorum.
X X X
“Türkçem benim ses bayrağım” diyen Fazıl Hüsnü Dağlarca ve “Türkçe, ağzımda annemin ak sütü gibidir” diyen Yahya Kemal Beyatlı, iyi ki bugünleri görmediler!
İyi ki bugünleri görmedi!
X X X
Yazımıza Mehmet Kıyat'ın dizeleriyle son verelim:
“Bir güvercin suya eğilir gibi,
Bir geyik koşar gibi gelir aydınlığa,
Gül, güneşi tutar gibi karnında
Vurur karanlığa güzel Türkçemiz,
Vurur ve aydınlatır”
Bu yazı 471 defa okundu.