Yaz ayları geçti. Sonbahar da bitmek üzere, herkes kış hazırlığını yaptı. Kış aylarının en önemli sorunu ısınmak ve barınmaktır.
   İnsanın en temel ihtiyaçları; nefes almak, su, yiyecek, uyuma ve boşaltımdır. Bunlar fizyolojik ihtiyaçlardır. Temel ihtiyaçlarını karşılayan insanlar, sağlıklı olabilmek ve dışarıdan gelebilecek tehlikelere karşı önlemler alır. Barınacağı bir yerde soğuktan- sıcaktan korunmak, olası hastalıklardan ve saldırılardan sakınmak ilk akla gelenlerdir.
İnsanın ihtiyaçları daha pek çoktur.
   Bugün koronavirüs, covid 19, pandemi diye adlandırılan dünya çapında tehlikeli bir salgınla karşı karşıyayız. Radyo ve Tv.lerin en başta ve uzun uzun verdikleri haber, salgınla ilgilidir. 65 yaş üstü yine eve kapanma durumundadır. Bu gurubun, çalışanların işe geliş- gidiş saatlerinde dışarıda olmaması doğrudur. Hatta yaşama tutunabilmek için hiç evden çıkmamak, sosyal ilişkileri en aza indirmek en doğrusudur. Ancak gerek duyulan ihtiyaçlar, nasıl ve kim tarafından karşılanacak?
   Hükümet, idari yetkililer, belediyeler görevini tam olarak yapıyorlar mı? Halkın yaşamını kolaylaştırıyorlar mı?
   Bakanlar kurulu toplantısından sonra yapılan açıklamalara göre, 65 yaş üstü ve 20 yaş altı için bazı sınırlamalar getiriliyor.

   Maçlar seyircisiz oynanacak. Okullar bu yıl bitene kadar kapatılacak. Hafta sonu sokağa çıkma yasağı vs.
Neden?.....Pabuç pahallı çünkü….
   Ya 15 gün tam kapanıp virüsü kendi ile baş başa bırakacağız, ya da ‘'ölen ölür, kalan sağlar bizimdir'' anlayışındaki sürü bağışıklığı yöntemine başvurulacak. Bu, insani bir yöntem
değildir. Yitirilen her insan canımız, kıymetlimizdir.
****
11 marttan bu yana sekiz ayı doldurduk. Salgının devam ettiği bu süreçte toplum olarak biz nelerle uğraştık?
Salda Gölü'ne millet bahçesi yapmak,
Çoklu baro uygulamasına geçilmesi,
Kaz Dağları'nda orman katliamı,
Kanal İstanbul tartışmaları,
Ayasofya Müzesi'nin camiye dönüştürülmesi,
Sosyal medyada yasaklamalar,
Türk Tabipler Birliği'nin baskı altına alınma girişimleri,
Mimar-Mühendis Odaları'nda düzenleme söylemleri,
Atatürk Havaalanı ile ilgili uygulamalar ve pistler üzerine hastane yapılması,
Akdeniz'de enerji arama mücadeleleri,

Karadeniz'de doğal gaz bulundu müjdeleri,
Samsun'dan Artvin'e kadar yayla yolu yapma çalışmaları,
Yol, köprü, hastane müteahhitlerine ödemeler,
Dövizde önlenemeyen yükseliş ve paramızın değer kaybetmesi,
Depremler, kazalar, artan dış borçlar, tarımda üretimin gittikçe düşmesi ve gıdada dışa bağımlılık,
İşsizlik, yoksulluk, yolsuzluk söylemleri,
Gençlerimizin hayallerinin yok oluşu,
Hak, hukuk, adalet arayışları vs. vs. ilk akla gelenlerdir.

   Covid 19 mücadelesi için yapılanların, olması gerekenlerin derinlemesine konuşulup tartışılamadığı bir sekiz ay geçti.
Gelinen noktada salgının hızını arttırdığı görülüyor. Yetkililerin salgınla ilgili verdikleri rakamlara inanmayanların artması bir yana, iyi durumda olmadığımız anlaşılıyor.
****
   Halkımızın can derdine düştüğü, yaşama tutunmaya çalıştığı böylesi zor günlerde ne siyasilerin konuşmaları, ne sanattan- spordan, ne okuduğum son kitaptan, ne de başka bir sorundan söz etmek içimden gelmiyor. Önemli gündem salgından korunmaktır.

   Toplum olarak, millet olarak zordayız. Tüm dünya zor günler yaşıyor. Ancak varlıklı, gelişmiş ülkeler vatandaşının yaşamını kolaylaştıracak uygulamalar yapabiliyor. Berbere, kuaföre,
kahveciye ve diğer birçok esnafa ‘'git evine kapan, hayat eve sığar'' demekle iş bitmiyor. Parası olan ülkeler iş yerini kapatana maddi destek veriyor. Bizde desteği bırakınız, maske bile
verilemedi.
   Anlaşılan aşı bulunup, bize ulaşılana kadar zor zamanlar geçireceğiz. Paçayı kaptırmamak için maske, mesafe, temizlik ve sosyal ilişkileri en aza indirmekten başka çare görünmüyor.
Önerilen sınırlamalara uymak, tüm insanların en az 15- 20 gün eve kapanmaktan başka çaremiz yok. Kolay değil ama,'' yaşamak güzel şey be kardeşim''. Bunu da başarırız.
Sağlıkla ve hoşça kalın…..

Bu yazı 623 defa okundu.

Ad Soyad E-Mail