Üç kadın; Akedemisyen Aylin Sözer birlikte yaşadığı erkek tarafından öldürüldükten sonra, bir de yangın süsü verilerek yakıldı!
Ev kadını Selda Taş; eşi tarafından,
Vesile Dönmez; şizofreni hastası oğlu tarafından katledildi!
Üç kadın, üç ayrı dram, Kadın cinayetlerinin önlenemeyen yükselişi, işin vehameti öldürülen kadınların sayısıyla orantılı değil tabii ama sayı da çok yüksek,
böyle giderse eceliyle ölen kadın kalmayacak ama dur diyen, çözüm üreten de yok. Gündem öyle yoğun, öyle sıcak ki üçüncü sayfa haberi olarak geçiyor çoğu duyulmuyor bile. Bu kez öldürülen kadınlardan birinin "akademisyen" oluşu ve aynı günde üç cinayet oluşu biraz daha fazla gündeme getirdi, daha fazla konuşuldu ama hepsi bu! Diğerleri gibi bu da yarın unutulup gidecek. Bu konuda kadınların da birlik olup önemli bir mücadele verdikleri söylenemez.
Yıllardır dizilerle, kadına şiddet gösteren zengin, siyah takım elbiseli siyah arabalı erkekler özendirildi, eğitim görmüş kariyer sahibi güzel kadınlar şiddeti görüp, dayağı yiyip o pahalı ciplere binip gittiler. O erkeklerin kıskançlığı ve gösterdiği şiddet, tutku ve sevgi tezahürü gibi sunuldu, kimbilir kaçımız iç çekerek izledi, ne yazık ki...
Gündem malum "corona" ve aşı, ilk tertip geldi bugün. Aşı olacakmıyız ya da hangi aşıyı olmalıyız.
Bir de bir korku ve paronaya sardı ki herkesi;
Covid aşısı genetiğimizi bozacakmış!?
Genetiğine kurban olduklarım, genetiğimizde boncuk var sanki! mevcut genetikle geldiğimiz nokta muhteşem di ya!
Doğayı katlettik, hayvanlara eziyet ettik, kadınları, çocukları, öldürdük, onları taciz, tecavüz ettik, ülkeyi soyduk, soyanlara göz yumduk, yapılan haksızlığa, hukuksuzluğa sessiz kaldık, başımıza geldiğinde kızılca kıyamet kopardık, doktorlar öldürdük, ormanlar yaktık ve daha neler...
Bize dokunmayan yılan bin yaşasın dedik, dedik, dedik... ve bunların hepsini mevcut genetiğimizle yaptık!!!
Allahaşkına, varsın değişsin, belki daha iyi olur!!!
Bu yazı 474 defa okundu.