Hrant Dink'in katledilişinin üzerinden 14 yıl geçmesine rağmen cinayeti henüz tam anlamıyla aydınlatılamadı.
Hrant ülkesini seven, aydın, demokrat, barış için mücadele eden bir gazeteciydi.
Ülkesine laf söyletmezdi, doğup büyüdüğü ve yaşadığı bu topraklara gönülden bağlıydı.
Kendi ifadesiyle ‘Evet biraz ürkekçe ama bir o kadar da özgürce' yaşıyordu.
Ülkesine bağlılığını anlatırken, ‘Kendimi bir güvercinin ruh tedirginliği içinde görebilirim ama biliyorum bu ülkede insanlar güvercinlere dokunmaz.
Güvercinler kentin ta içlerinde, insan kalabalıklarında dahi yaşamlarını sürdürürler' diyordu.
Gerçekleri yazmasından, doğruları savunmasından rahatsız olan alçaklar hain bir suikastla onu aramızdan aldı.
Hrant'ı katleden tetikçiler yakalandı, mahkum oldu.
Fakat bu suikastın asıl failleri arkasındaki karanlık güçler nedense 14 yıldır tam olarak ortaya çıkarılamadı.
Meydanlara çıkıp hukukun üstünlüğünden ve demokrasiden bahsedenler ne yazık ki bu hain suikastleri yapanları bulamadı, yada bulmak istemedi.
Ülkemize bir gün adalet gelecekse eğer önce Hrant Dink ve bunun gibi hain bir suikaste kurban giden tüm faili meçhul cinayetler aydınlatılarak gelmelidir.
Ülkemizde yeniden adalete olan güven ancak böyle tesis edilebilir.
Bizler adalete ve demokrasiye olan inancımız ile ülkemize aydınlık günleri getirene dek mücadelemize devam edeceğiz.
Bu duygu ve düşünceler ile Hrant Dink'i katledilişinin 14. yılında bir kez daha saygı ve özlemle anıyorum.