Anayasamızın 17. Maddesi “Herkes, yaşama hakkına sahiptir.” der. 

      Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 2. Maddesi ile Medenî ve Siyasî Haklar Sözleşmesinin 6. Maddesi de yaşama hakkı ile ilgilidir. 

    Anayasamız ve milletlerarası sözleşmeler, yaşama hakkını en temel hak olarak kabul etmiştir. 

   Bir kimsenin yaşama hakkına yönelik herhangi bir eylemde bulunan kimse, Türk Ceza Kanunun 81,82, ve 87(…). Maddeleri gereğince yargılanır. 

   Bu durum, Türk Borçlar Kânununun ilgili maddelerine göre de haksız fiil sayılır. Buna göre işlemler yapılabilir. 

   Yasalar, insanın yaşam hakkı bakımından etkili hukuksal koruma sağlar.

    Türk Ceza Kanunu'nun 21 maddesi suçun oluşması için kastın varlığını arar. Kast ise suçun unsurlarının bilerek ve istenerek gerçekleştirilmesidir.

     Üreticiler ya da aracılar, haksız kazanç sağlamak uğruna ürettikleri ya da aracı oldukları gıdalarla insan hayatına bilerek ve isteyerek kastediyorlar. Hileye başvuruyorlar. 

     Bu durum, resmî kurumlarca tespit ediliyor. Bizi öldürmeye kasteden üretici veya aracılar, basın yoluyla zaman zaman açıklanıyor ve bunlara ceza verildiği belirtiliyor.

   Geçen yıllarda İstanbul'da tramvayda 14-15 yaşlarında bir işçi çocuk, yanındaki arkadaşıyla dertleşiyordu. 

     Çocuğun zayıflığını anlatamam. Kaburga kemikleri tişörtten fırlamış gibi. Bilekleri dokunsanız kırılacak kadar incelmiş. Yüzü sapsarı, gözleri hastalıktan yeni kalkan bir insanın sönüklüğünde. 

     Yanındaki arkadaşına “Marketten sucuk aldım. Evdekilerin hepsi hastalandı. Ölecek gibi olduk. ustama telefon ettim Allah razı olsun geldi bizi hastaneye götürdü. Üç gün hastanede kaldık.” diyordu. 

   Olayın tehlike boyutuna bakın. Fakir fukara zor şartlarda kazandığı üç kuruş ile bir yiyecek alıyor ve ölümden dönüyor.

  Peynire nişasta, sucuğa akıl almaz katkılar, yoğurta jelatin, bala glikoz, baharata boya, tereyağına margarin katıldığı uzmanlarca bağıra bağıra söyleniyor.

  Gıda maddelerine katılan kimyasalların ağır hastalıklara neden olduğu da açıkça belirtiliyor. 

    İnsanı yavaş yavaş öldüren kimyasalların, besin aromalarının ithaline onay verilmesi sahtekârlığın yayılmasına zemin hazırlıyor. 

    Gıdalarımıza hile katanlara “Veteriner Hizmetleri Bitki Sağlığı Gıda ve Yem Kanununa” göre ceza vermek yetmez. 

      Bunlar yaşama hakkımıza bilerek ve isteyerek kast etmektedirler. Bir de Ceza Kanununun ilgili maddeleri gereğince cezalandırılmalıdırlar. 

       Denetim yapan kurum ve kuruluşlara, sağlığımızı tehdit eden ürünleri tespit ettiklerinde savcılığa suç duyurusunda bulunma sorumluluğu verilmelidir.