Zaten çok az okuyan bir toplumuz. Böyle olunca da çok uzun köşe yazılarının okunma oranının çok düşük olduğu bir gerçek.
Bir başka gerçek ise şu:
Kısa yazmak, uzun yazmaktan çok daha zordur. Çünkü kısa yazmak büyük yetenek ve birikim gerektirir.
Çok beğendiğim yerel yazarların başında Recai Çevik gelir. Çevik, yıllardır bıkmadan, usanmadan yazıyor. Kısa ama çok akıcı, hemen okunup, anlaşılabilen köşe yazılarıyla toplumun her kesimine ışık tutmaya çalışıyor. Ben de yıllardır, zevkle okuyorum, Recai Çevik hocayı…
Recai hocam, Rüzgar Enerji Santralleri(RES) nedeniyle Kapıdağ'ın nasıl katledildiğini, bu doğa cennetindeki canlıların yaşam haklarının nasıl acımasızca ellerinden alındığını, yüreğimizi kanatırcasına o kadar etkili ortaya koyuyor ki, “Ancak bu kadar anlatılabilir” diyor insan.
Recai Çevik'in, Kapıdağ'ın dramını en güzel şekilde dile getiren, “Ben Bir Ölü Kirpiyim” başlıklı yazısını da inanın gözlerim yaşararak okudum. Sizin de, “Bandırma Manşet”te ilgiyle okuyacağınızı düşünüyorum. Bu yazısında, RES'lerin yıktığı yuvalarının altında kalarak çocuklarıyla birlikte yok olan kirpiyi anlatırken, yazının son bölümünde şöyle diyor, Recai Çevik hoca:
“Bir gün kocaman kocaman taşlar düştü yuvama.
Yuvaların üstüne üstüne.
Ne ben kaçabildim, ne yavrularım.
Ezildik taşlar altında.
Şimdi ben ölü bir kirpiyim.
Sen mi?
Sen de ölü bir insan!”