Bandırma'da bulunan Kadın Dayanışma Derneği'nin(KDD) 2. olağan genel kurulu yapıldı.
Santral Kültür Merkezi'ndeki olağan genel kurul Kudret Akıncı'nın divan başkanlığı, Fazilet Kırtay ve Tuğçe Karaçay'ın yazmanlıklarında gerçekleştirildi.
Genel kurulun açış konuşmasını KDD Başkanı Nilgün Germiyan yaptı.
NİLGÜN GERMİYAN KÜRSÜDE
Germiyan, şunları söyledi:
“Kadın Dayanışma Derneği'mizin ikinci genel kuruluna hoş geldiniz.
Toplumda olup bitene seyirci kalmayıp, ‘böyle gitmesin' diye yola çıkmış bir avuç mücadeleci kadının sürdürdüğü bu çalışmaları sizlerle paylaşıp, desteğinize talip olacağız. Ama önce neden buna ihtiyaç hissettik, kısa bir hatırlama yapalım mı?
Bilmem farkında mıyız? Canlılar arasında kurduğu sosyal örüntü ile bir cinsin diğer cinse öldürücü tahakküm kurduğu tek canlı türüyüz. Bu sosyal ilişkiler düzeni, yuva içi kadına, kamusal alan erkeğe ait olma durumu, ilk kurulduğu dönemlerde, çağın gerekliliği ile yeni jenerasyonlar yaratmada pratiklik sağlamış, tüm toplumda kabul görmüş, uygun bulunmuş olabilir. Sorun yaratan bu pratik, insanlığın gelişmesiyle paralel uyumlanmamış olmasından kaynaklanmaktadır.
Biyolojik cinsiyet gerekliliklerine göre yaşam biçimi değişmiştir. Kadınlar ve erkekler için toplum tarafından uygun görülen, sosyal olarak inşa edilen roller, davranışlar, eylemler ve nitelikler diye tanımlanan toplumsal cinsiyet anlayışında kişinin karakteri ve yetenekleri dikkate alınmayıp, davranışlar, işleyiş, ilişkiler salt kadınlık-erkeklik modellenmesine göre yaşanır. Maalesef çok uzun zamanlardan beri kadınlar, hayatlarını sınırlayan, özel alana hapseden bu durumla mağdur edilmektedir.
En iyi bildiğimiz yer, uygarlığın beşiği, demokrasinin doğduğu topraklar olan yaşadığımız bu bölgede de durum, binlerce yıllık geçmişe sahiptir. Bölgemizdeki site devletlerinde kadınlar, kölelerle eşitti ve yurttaş sayılmazdı. Aydınlanma çağı olarak tanımlanan birkaç yüzyıl öncesi çağda nasıl bir aydınlanma ise ‘insan hakları' kavramının içinde kadın yoktur. O zamanın aydınları ki, bugünkü modern devlet sisteminin kurucuları kabul edilirler. İnsan olarak erkekleri kabul ederler. Bunu Mary Wollstonecraft, ilk basımı 1791 yılında yapılan ‘Kadın Haklarının Gerekçelendirilmesi' isimli eserinde çok net belirtmektedir.
Belirlenen sosyal ilişkileri adaletsiz bulan tüm bizim bildiğimiz anlamda insanlar, toplumsal cinsiyet eşitliği inşa etme yolunda emek harcıyorlar. Çünkü erkek egemen sistem gittikçe hayatı zorlaştırmakta, insanlığı kaosa sürüklemektedir. Ülkemizde kadın ölümlerini haber değeri taşımıyor olmasının, geçen hafta kaç kadın öldürüldüğünün kimler farkında? Olay nerelere gidiyor. Birbirini yok ederek iktidarını sürdürme arzusunda olan bir avuç insan varlığına dönüşme yolunda mıyız?
Gidişattan endişe duyarak yeni düzenlemeleri yaşam pratiğimize aktarmaya çalışan insanların ortaya koyduğu ‘Toplumsal Cinsiyet Eşitliği' kavramı bireyin fırsatları kullanmasında, kaynakların ayrılmasında ve kullanımında, hizmete ulaşmada cinsiyeti nedeniyle ayırımcılık yaşaması diye tanımlanmaktayken, bazı kişiler insanlık veya siz doldurun, bence biliyorsunuz, ‘Şu, bu elden gidiyor' teraneleriyle içini boşaltma hevesinde olan bir güruhla basite indirgenmeye çalışılıyor.
Ancak, kaçınılmaz olan şudur ki, kadınlar bu durumun farkındadır. Gücünden çekinen erkeklerin inşa ettiği cam tavanları kıracak, ücretleri eşitleyecek, kimsenin malı olmayacak, toprağa dönme vakti yaşam döngüsüne uygun zamanda olacaktır.
Kadının idealize ettiği bu zamana ulaşmak da bizim gibi düşünenlerin bütünlük içinde yoğun emeğiyle en kısa zamanda gerçekleşecektir.
Derneğimizin çalışmaları, ihtiyacı olan kadınlara gerekli desteği sağlamanın yanında çeşitli aktivitelerle temel farkındalığı sağlamak, doğru değerlerle huzurlu, barış içinde bir toplum oluşmasına katkı sağlamaktır.
Dernekleşme sürecimiz de kısaca şöyledir:
2010'da, Kent Konseyi Kadın Meclisi, kadın cinayetleri konusunda çalışmalar yapmış ve sınırları zorlayarak Kadın Danışma Merkezi'ni kurmuştur. Emek veren tüm dostlara teşekkür ederiz. Merkez tüzüğünü okuduğumda niyet ve çalışma konusunda çok çok değerli buldum. O kadar emeği, daha sonraları seçilen bir Kent Konseyi başkanı ‘kanunsuz' bularak elinin tersiyle itti ve merkezi kapattı, sistemi dağıttı ve kimse durdurmadı. Bunun üzerine biz de aynı duygu ve istekle yasal olarak bir erkeğin arızalı erkeklik duygularının kurbanı olmayacağımız iradesiyle yolumuza devam ediyoruz.
Adalete inanan erkekler de bu yolculuğumuzda bize destek veriyorlar. Sağ olsunlar, var olsunlar. Bize destek veren herkese sonsuz teşekkürler…”
RAPORLAR OYBİRLİĞİYLE KABUL EDİLDİ
Ardından yönetim kurulunun çalışma ve denetim kurulu raporları ile tahmini bütçeyi yönetim kurulunun sayman üyesi Dilek Durukan okudu. Raporlar oybirliğiyle kabul edildi.
ORGAN SEÇİMLERİ
90 üyesi bulunan KDD'nin genel kurulunda yönetim kurulu aday listesi 5'ten 7'ye çıkarıldı.
Seçime Nilgün Germiyan'ın başkanlığındaki tek liste katıldı.
Oylama sonunda 3 yıllık süre için yönetim kuruluna şu isimler seçildi:
Nilgün Germiyan, Aysel Kuşoğlu, Ayşe Keskin Dertli, Eda Kılıç, Hülya Ozar, Hülya Turul, Özlem Paşaoğlu
Yedek yönetim kurulunda Fatma Kırlak, Eftal Tosun, Kudret Akıncı, Sevil Yüksel, Hilal Gönen, Pınar Demirişler ve Güler Yaşar'a görev verildi.
Denetim kurulu asıl üyeliklerine Fazilet Kırtay, Emel Temel ve Dilek Durukan, yedek üyeliklere ise Nurten Bal, Selma Özbaş ve Bakiye Gülay getirildi.
Genel kurulun sonunda, “farkındalık” programına katılanların belgeleri verildi.
ÖNDER BALIKÇI